30 Aralık 2010 Perşembe

Cirque Du Soleil - Saltimbanco ile Büyülenmeye Hazırım


2011 bol konserli , bol gösterili bir yıl olacağa benziyor. Ama benim için en önemlisi Cirque Du Soleil’İn gösterilerinden biri olan Saltimbanco'yu kısmetse canlı canlı izleyebilecek olmam. Bir ara yazmıştım bloğuma kim getirecek onları? biri beni duysun ve getirsinler demiştim. Pozitif Organizasyon duymuş herhalde :) Böyle büyük bir gösteri grubunu getirdikleri için önlerinde saygıyla eğiliyorum. Afişi ilk gördüğümde inanamamıştım, işte nihayet geliyorlar. Herkese tavsiye ederim Saltimbanco Cirque Du Soleil'in önemli gösterilerinden biridir ve kesinlikle izlemeye değer.

Dünya çapında 24 ayrı gösteri ile turnede olan grubun diğer gösterilerininde artık bizim semalara uğramasını umut ediyorum. Daha önce yazdığım yazıda gelmelerini hayal etmişim ve gerçekleşiyor, şimdi hayelleri büyütüyorum hadi hayırlısı :)) Bloğumda yer alan Circque Du Soleil hakkındaki yazıma burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

24 Aralık 2010 Cuma

Mayumana Gösterisi'nin Ardından


Mayumana İspanya, Portekiz, Belçika, İsrail ve Arjantinli dansçılardan oluşan bir grup. Onlar dans ediyor, perküsyon çalıyor, vokal yapıyor, bazılarının çaldığı farklı müzik aletleri de var ve en güzeli tüm bunları tiyatral bir sunumla bir araya getiriyorlar.

Dün akşam izleyenlerin benim gibi eğlendiğine eminim, sahnedeki enerjileri kesinlikle bizim kanımızada geçti. Bu akşam bir gösterileri daha olacak, bilet var mıdır? bilmiyorum ama izlenmesi gereken güzel bir gösteri olduğunu garantileyebilirim.

Türkçe kelimelerle yaptıkları sevimli şovları ve gösteri sonrası fuaye alanında seyirciyle iç içe yaptıkları kısa ritm gösterisi ile herkesin kalbini fethettiler.



Frida Kahlo ve Diego Rivera


Meksika'nın iki büyük ressamı Frida Kahlo ve Diego Rivera eselerinin yer aldığı sergi, Pera Müzesi'nde 23 Aralık 2010 - 20 Mart 2011 tarihlerinde görülebilecek. İlginç yaşamlarıyla tarihte kendilerine yer bulan bu ikilinin 40 adet çalışması Gelman Koleksiyonu'na ait.
Sakatlığı nedeniyle yatağında tavandaki aynaya bakarak portre resimler çizen ve Picasso'nun bile beğenisini kazanan Frida ile Meksikalı Michalangelo olarak anılan Fresk sanatının önemli ismi Diego Rivera eserlerini gidip dünya gözüyle görmek gerek.
Henüz izlememiş olanlar için Frida'nın hayatının konu alındığı, başrolünde Selam Hayek'in oynadığı "Frida" yı izleyip bu ilginç kadının hayatına şahit olabilirsiniz.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Romeo ve Juliet


Shakespeare'nin ünlü eseri Romeo ve Juliet İstanbul Şehir Tiyatroları'nda oynanmaya devam ediyor. 3 saat süren oyunda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan. Modernize edilmiş bu kurgu, gerçeğinden kopmadan öyküye sadık ama biraz farklı yorumlanmış.
Son dönemlerderde sahne düzeni ve danslar açısından çok doyurucu olan oyunlardan biride Romeo ve Juliet oyunu olmuş. Oyunun kareograf'ı Romanya'lı Hugo Wolf güzel bir sahne düzeni çıkarmış diyebilirim. Kostümlerde oldukça başarılıydı. Ama en çok Shakespeare sonelerini böyle akıcı kullanan Romeo ve Juliet yani Mert Durak ve Ece Özdikici'nin performansı güzeldi.
Romeo ve Juliet'in hikayesi Shakespeare'nin en güzel sahne şiirlerinden biri, onun şiirsel diline hayran olmamak mümkün değil.

Yazan : WILLIAM SHAKESPEARE
Çeviren : ÖZDEMİR NUTKU
Yöneten : KEMAL BAŞAR
Dramaturgi : ÖZGE ÖKTEN
Koreografi : HUGO WOLFF
Müzik : CAN ATİLLA
Sahne Tasarımı : MURAT GÜLMEZ
Işık Tasarımı : MURAT ÖZDEMİR
Kostüm Tasarımı : CANAN GÖKNİL
Yönetmen Yardımcısı : SEVTAP ÇAPAN-ÖZGEO'NEILL

OYUNCULAR
BAHAR ÖZGE GÖZE, BERK SAMUR, CAN DOĞAN, CANER CANDARLI, ECE ÖZDİKİCİ, ERSIN UMULU, HAMİT ERENTÜRK, HIKMET KÖRMÜKÇÜ, HÜSNÜ DEMİRALAY, KUBILAY PENBEKLIOĞLU, LEVENT YILMAZ, MEHMET BULDUK, MELISA DEMIRHAN, MERT TURAK, MURAT GÜREÇ, MÜGE AKYAMAÇ, NEVZAT ÇANKARA, NURDAN GÜR, ÖZGE O'NEİLL SARIMOLA, SELÇUK SOĞUKÇAY , SELÇUK YÜKSEL, SELİN TÜRKMEN, SENEM OLUZ, SERKAN BACAK, YASEMİN GÜVENÇ

17 Aralık 2010 Cuma

PINA- "dance dance... otherwise we're lost"


"dans et dans et... yoksa yiter gideriz."

Bu filmi merakla bekliyorum. İlginç bir çalışma gibi görünüyor. Tanıtım videosu çok güzel ve ilgi çekici, film için beklentiyi yüksek tutuyor. Umarım güzel bir dans filmi olmuştur.




16 Aralık 2010 Perşembe

Polonezköy - İstanbul'un Gizli Bahçesi


Gitmek için çok geç kaldığım bu güzelliği herkes görsün isterim. Benim gibi gezmeyi seven biri burnunun dibindeki böyle hoş yerler duruken şehir dışını bırak yurt dışında ne işi var. Ama insan en yakınındakine en son gidiyor galiba. Adampol yani Polonezköy'e gitmem de bundan gecikti sanırım. Halbuki tam bana göre bir yermiş buralar. Gez dolaş, doğa ile başbaşa yemek ye, sessizlikle dinlen.Polonezköy'de hafta sonu tatili, günübirlik gezi, piknik, mangal keyfi, restoranlarda akşam yemeği, düğün ve daha bir çok şey yapılabilir.
Yeşilliğin içinde çok güzel restorantlar bulunuyor, içlerinde çocuk parkları ve küçük at turları yapacağınız alanlar da var. Sabah kahvaltısı için gelip , akşama mangalınızı da yapıp üstüne mangalda kahvenizi içip huzurla yeşilliği seyredebilirsiniz. Eminim baharda ayrı kışın ayrı güzeldir burası o yüzden birde karlıyken görmem gerek. 5 Km lik birde yürüyüş parkuru var, bu güzel yerde yürümek eminim çok keyiflidir. Yapılacaklar listemde görüyorum, o yolları yürüyeceğim.


Gidildimi de görülmesi gereken yerler, yemyeşil bahçesiyle Zofia Rızı Anı Evi, Kültür Evi'nin önündeki yeşillik alanda Türk ve Polonya'lı sanatçılar tarafından yapılan ağaç oyma heykel sergisi ve 1914'te inşa edilen Czestochowalı Meryem Ana Kilisesi.

Not: Fotoğraflar şahsıma aittir, olur olmaz kullanmayalım .

14 Aralık 2010 Salı

Greenpeace Yılbaşı Paketleri

Yılbaşında hem hediye alayım hemde param yararlı bir işe gitsin diyorsanız bu hediyeler güzel bir seçenek olacaktır. Doğa dostu arkadaşlarınız için Greenpeace hediye setlerinden seçebilirsiniz. Yılbaşı hediye paketlerinden biri bu resimlerini gördüğünüz ürünler, diğer yılbaşı paketleri için sitesine buradan bakabilirsiniz.

1 tane greenpeace tee
1 tane greenpeace mug
1 tane greenpeace sticker
Renk: Siyah


Benimki kaç santim öğrendim: seninki kaç santim? tıkla öğren
Ayrıca bu kampanyayı da unutmayalım desteklemeye devam. Destekçiler içinde güzel bir tişört hediyesi var.



10 Aralık 2010 Cuma

Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk


İstanbul Devlet Tiyatroları'nda oynanan "Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk" 1 saat 10 dk süren kısa bir tek kişilik oyun. Sevgililer gününde kız arkadaşını bekleyen bir adam sevgilisi gelmeyince hem kendiyle hem geçmişteki tüm ilişkileriyle bir hesaplaşmaya giriyor. Tüm gece boyunca kıskançlık, umursamazlık, pişmanlık, acı içinde kendi kendini sorgulama süreci ve hesaplaşmaya varan bir hikaye.
Kürşat Alnıaçık'ın sıkı performansı ile oyun bittiğinde nefesimi tutumuş ürkmüş halde alkışa geçebildim. Sevgililer gününde bir adamı ekerseniz bu hale geleceği kesin ama bu ürkütücü hal beni biraz korkuttu . Bu da Kürşat Alnıaçık 'ın oyunculuğunun etkisi sanırım. Özellikle bayanlar sevgililerinizi bu oyuna götürün, başlarına gelmeden henüz şansları varken dikkatli olsunlar diye :)

Yazan: Cezmi Ersöz
Yöneten: Serap Eyüboğlu
Dekor Tasarım: Serpil Tezcan
Giysi Tasarım: Serpil Tezcan
Işık Tasarım: Ayhan Güldağları
Müzik: Vedat Sakman
Hareket Düzeni: Kürşat Alnıaçık
Sahne Amiri: İlker Temür
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Kaan Eman

Rol Dağılımı:
Kürşat Alnıaçık

Dört kişilik Bahçe


Tiyatro oyunlarından ufak tefek tiyolar vermeye devam ediyorum. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda oynanan Dört Kişilik Bahçe Murathan Mungan'ın bir hikayesi. Radyo oyunu, senaryo ve uzun hikaye olarak yazılmış bu oyun tiyatro içinde çok güzel bir sahne oluşturmuş.
Hüzünlü bir aile yaşamından kesit sunan oyunda gerçek hayatlara dair bir çok şey bulabilirsiniz. İzlemesi ne kadar hüzünlendirse de bu oyun bize ayna tutan naif bir hikaye. En çok ta sevgiye aç yalnız hayatlarımıza dem vuruyor.
Fatma Aliye rolünü oynayan Sevil Akı sesiyle duruşuyla sahnede rolüne çok yakışıyordu. Ben beğendim, herkese tavsiye ederim.

Yazan: Murathan Mungan
Yöneten: Ersin Umulu
Dramaturg: Arzu Işıtman
Sahne Tasarımı: Zuhal Soy
Kostüm Tasarımı: Aysel Doğan
Müzik: Burçak Çöllü
Işık Tasarımı: Murat Özdemir
Efekt Tasarımı: Yusuf Tuncer

Oyuncular
Ayşe Kökçü
Sevil Akı
Metin Çoban
Esin Umulu

7 Aralık 2010 Salı

Yeni Albümlerden Seçme


IMELDA MAY - MAYHEM
İrlanda’lı sanatçının, yeni albümü dinlemesi keyifli bir çalışma olmuş. Punk ve rock birleşimi müziği ligi çeken Imelda May, Amy Winehouse sevenlerinde beğeneceği bir tarza sahip. ben bu tarzı seviyorum.




ELTON JOHN / LEON RUSSELL - THE UNION
Sir Elton John yeni albümü The Union’la Amerika’lı şarkıcı ve besteci Leon Russell ile beraber çalışmış. Çokta güzel bir albüm olmuş, birkaç gündür bu albümü dinliyorum ve blues, country ve rock'n’roll sevenlere tavsiye ediyorum.

3 Aralık 2010 Cuma

Mayumana


Bu grup sahnede mimik, şov, ritm, dansı bir arada eğlenceli bir tiyatral anlatımla sunuyor. İnternette videolarını daha önce görmüş olabilirsiniz ama gidip canlı izlemek başka bir keyif olsa gerek. 23 ve 24 Aralık'ta Cemal Reşit Rey'de olacaklar, meraklılarına duyurulur.

Tarih : 23.12.2010 20:00 - 24.12.2010 20:00
Mekan : CRR Konser Salonu

1. Kategori: 64,00 TL
2. Kategori: 53,00 TL

Sema Gösterileri


17 Aralık Şeb-i Arus nedeniyle bu ay farklı yerlerde mevlevi ayin-i şerifleri olacak. Etkinlikler İstanbul 2010 Kültür Başkenti Projesi kapsamında yapılıyor, gidip bu aşkı izlemenizi tavsiye ediyorum.

Konya'da izlediğim ayin-i şerif şimdiye kadar izlediklerimin en büyüğüydü, çok etkileyici bir sema gösterisiydi. Şimdi de Yenikapı Mevlihanesi'nin yapacağı ayinleri izlemeye gideceğim , izlemek isteyenler için törenlerin yapılacağı gün ve saatler aşağıda bulunuyor.

05-aralık-2010 pazar saat:14.00 suzidilara ayin-i şerifi
17-aralık-2010 cuma saat:20.00 hüzzam ayin-i şerifi [ şeb-i arus ]
26-aralık-2010 pazar saat:14.00 acemaşiran ayin-i şerifi

BİLET FİATI: 10.00 TL
MEKAN: YENİKAPI MEVLEVİHANESİ - Merkez Efendi Mevlevihane cad. Zeytinburnu-İSTANBUL

24 Kasım 2010 Çarşamba

Büyükada Keyfi

Bayramın bir gününü de Büyükada sefasına ayırdım. Arkadaşlarla kalabalık bir gurup halinde ada yürüyüşü yaptık. Sahilde yapılan kahvaltının ardından Aya Yorgi'ye tırmanıp manzaranın keyfini çıakrdık. Hava hafif puslu hatta az biraz yağmurlu olsada sıcak yerindeydi. Dönüş yolumuzu adanın ormanlıkları içinden yapınca sonbaharın keyfini çıkarmak daha bir güzel oldu. İster faytonlarla ister yürüyerek adayı turlamak mümkün ama benim tavsiyem adayı birde ormanlık toprak yolların içinden dolanmanız. Faytonların beklediği meydandan eski yetimhaneye doğru yürüyüp ormanın içindeki yollarada gezebilirsiniz .


Yazın sıcak günlerinde de Büyükada'ya gidip yeşilin ve çiçeklerin keyfini çıkarıp bol bol resim çekmiştim ama yine yazmaya vakit ayıramamıştım. Yazın güzel günlerinden kalma gökyüzü parlak ve ışıl ışıl bir iki fotoğrafı da sizlerle paylaşıyorum. Demek ki her mevsim Büyükada'ya gidip sokakları arşınlanabilir.



Büyükada ile ilgili daha önceki yazım burada.


Alemdar (Tohum ve Toprak)


İstanbul Şehir Tiyatroları'nın yeni oyunlarından biri olan Alemdar, tarihi içerikli öyküsüyle yakın geçmişimize ait bir öykü. Orhan Asena'nın eseri Engin Alkan yönetmenliğinde sahneleniyor.
Son seyrettiğim çoğu oyunda sahne çok başarılı kullanılıyordu, bu oyundada durum değişmedi özellikle sahnenin altının kullanılması aşağı tabaka ve saray dünyası betimlemesine neden oluyordu. Sarayın arka planındaki dolaplarında sahne altına saklanması da güzel bir uygulamaydı.
Yakın geçmişimizi sergileyen bu oyun hakında daha falza bilgi için bu linke bakınız.

Yazan: Orhan Asena
Yöneten: Engin Alkan
Dramaturh: Sinem Özlek
Sahne Tasarımı: Gamze Kuş
Giysi Tasarımı: Duygu Türkekul
Işık Tasarımı: Mahmut Özdemir

OYUNCULAR
Amber Ağa: Erhan Abir
Alemdar Paşa: Can Başak
II. Mahmut: Serdar Orçin
Ramiz Efendi: Emrah Özertem
Lala Mehmet Bey: Hakan Arlı
Ayşe Sultan: Oya Palay
Kamertap: Yeliz Gerçek
Gülten Kalfa: Berna Adıgüzel
Naciye Kalfa: Çiğdem Gürel
Hünkâr İmamı Ahmet Ağa: Zafer Kırşan
Bayburtlu Süleyman - Bölük Ağası: Ümit Daşdöğen
I. Cariye: Aslı Altaylar
II. Cariye: Esra Karabaş
Tayyar Ağa - Ulak: Tolga Coşkun
Hurşit Ağa: Hüseyin Tuncel
Akağa: Murat Üzen

Cumalıkızık - Bölüm 3


Başlıktan çıkaracağımız sonuç şu ki bu şirin köyü 3. kez ziyaret ediyorum. Bayram tatili için uzun bir yolculuk planlamayınca yakın şehirlere günübirlik gezilerle tatilimi değerlendirdim. İlk durak Osmanlı dokusunu henüz kaybetmemiş olan Cumalıkızık. Ama sit alanı ilan edilen bu şirin yere bakılmazsa yakında güzelliği yok olup gidecek. Eski evlerin zamana kendi kendine dayanması çok zor, böyle çok turist çekerken bakımsız bırakılması da akıl alacak gibi değil.


Kendi aracınızla gidecekseniz yol tarifini çok iyi almanızı öneririm zira Cumalıkızık tabelasını görmek için sapacağınız yolun dibine gelmeniz gerekiyor. Bilmeyen çok kişi girişi kaçırabilir. Ama güzel haber otopark sorunu yok.

Neler yapılabilir kısmına gelince, Cumalıkızık girişinde her türlü reçellerden alınmalı, baklava zeytinyağlı sarmalarla atıştırma yapılmalı, gözlemelerin tadına bakılıp gezi sonrası bu güzel evlerden birinde kahve içilmeli. Bol bol resim çekip bu şirin yerin tadı çıkarılmalı. Daha fala bilgi için daha önce gittiğimde bloğumda anlattığım bu yazımdan öğrenebilirsiniz. Tıklayın

Ben görmedim, duymadım, bilmiyorum demeyin henüz güzelliğini kaybetmemiş olan Cumalıkızık'ı bir görün efenim.

11 Kasım 2010 Perşembe

Tehlikeli İlişkiler


Fransız yazar Choderlos de Laclos'un başyapıt sayılan kitabı Christoper Hampton uyarlamasıyla 1988 yılında en iyi uyarlama dalında Oscar almış. Şimdi bu eser Üsküp doğumlu Aleksandar Popovski yönetmenliğinde İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynanıyor.

Oyundaki sahne dev ve hareketli aynalardan oluşuyor. Bu çarpıcı sahne kurgusu oyun içindeki akıcılıkla çok güzel bir hava yaratıyor. Öykü 18. yy sonlarında dönemin Fransız Aristokrasisini eleştiriyor ama günümüz güncel hayatına bile uyarlanabilecek bildik yüzyıllardır devam eden öyküler çakışması diyebiliriz. Yani tarihsel bir oyun ama bugün yaşananların aynısı.

Kostümlerini de çok başarılı bulduğum bu oyunda oyuncuların (sadece bir oyuncu hariç) performanslarıda gayet başarılıydı. Dancey karakterini oynayan genç oyuncu sahnede oyunun içine dahil olamayan, bakınca rolü yaşamayan tek kişiydi malesef. Diğer deneyimli isimlerin yanında göze batmaması imkansızdı zaten.
Ama izlemeye değer bu öykü ve sahneyi kaçırmayın.

Gizli Oturum


1694 yılında kazandığı Nobel ödülünü "Burjuva toplumun değerlerini temsil ettiği" gerekçesiyle reddeden varoluşluğun temsilcilerinden Jean Paul Sartre'nin yazdığı Gizli Oturum oyunu İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynanmakta.

Oyun biraz durağan ve uzun sürüyor ama öbür dünyaya başka bir pencereden bakmaya yönlendiriyor. Bu ilginç hikaye bizi düşünmeye zorlayanlardan. İzleyip Jean Paul Sartre'nin kendi yarattığı evreni görmek gerek, cehennem kavramını birde böyle sorgulamak gerek.


Yazan : JEAN PAUL SARTRE
Çeviren : OKTAY AKBAL
Yöneten : ERGÜN IŞILDAR
Sahne Tasarımı : ERGUN IŞILDAR
Işık Tasarımı : ÖZCAN ÇELİK
Kostüm Tasarımı : GAMZE KUŞ
Yönetmen Yardımcısı : REYHAN KARASU-HANİFE SER-ENES MAZAK
Süre : 1 SAAT 30 DAKİKA 2 PERDE

OYUNCULAR
ECE OKAY IŞILDAR, ELİF ÖZGE ÖZDER, EMRE NARCI, ENES MAZAK, İSKENDER BAĞCILAR, OSMAN GİDİŞOĞLU

Fotoğraf: Tiyatro Dünyası

10 Kasım 2010 Çarşamba

Olympos Zirveleri

Fotoğraf Selahattin Tuncay

Bu aralar çok gezip az yazıyorum ama bahanem hazır "çok güzel geziyorum yazacak söz bulamıyorum". 29 Ekim tatilimi Olympos semalarında geçirmeye karar verdiğim için çok mutluyum üç gün zirvelerde dolanıp geri döndüm. Şimdi de zirve günlüğümden anıları sizlerle paylaşacağım hazır olun.


29 Ekim sabahı biraz rötarlı olarak Antalya'ya varınca buluşacağımızı grup YUDOSK dostlarının bir kısmı bizden önce yürüyüşe başlamıştı. Bizim gibi geç kalan diğer şanslı arkadaşlarla rehberimiz Türkiye Dağcılık Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği yapmakta olan ve saymaya yetmeyecek sporcu ve dağcı kimliği ile Ömer Faruk Gülşen ile Çalbalı (Şalbalı) Dağı'na tırmandık. Kendisini tanıdığımıza sadece ben değil tüm arkadaşlar memnun olduk çünkü yol boyunca nasıl tırmanacağımız hakkında, ağaçlar, kuşlar , Çalbalı Dağı hakkında çokça bilgi aldık. Yani hem yürüdük hem kitap okuduk. Bu doğa dostu adam kütüphanelerde muhakkak bulundurmalı.



Çalbalı Zirvesi 1651 m, çıkmakta inmekte ayrı bir macera ama aklımızda kalan zirvedeki keyif. Zirve tırmanışına başlamadan uzaktan bakıldığında çıkılamaz gibi görünüyordu ama Ömer Faruk hoca hadi dedi ,güven veren bir hali vardı bizde peşine takıldık ve zirveyi gördük, zirve defterine 29 Ekim Cumhuriyet bayramımızda imzamızı attık.



Dönüşte otelimizde leziz bir yemek ardından ateş başında muhabbet, bu keyifli günün en güzel dinlencesiydi. Kaldığımız yerin her yeri limon, portakal ve narla doluydu. Anlayacağınız meyve servisi oturduğun yerden dala uzanıp direk tabağa.


30 Ekim günü rotamız 1936 yılında inşa edilen Gelidonya Feneri'ydi ve Yudosk dostlarıyla yola koyulduk. Güzel ve rahat bir parkur sonrası önce Korsan koyunun güzelliğine ardından denizden 227 m yükseklikteki fenere ve derin deniz manzarasına kavuştuk. Yol boyunca ağaçlıklar içinde ve deniz mavisi bu güzel parkurun tadı damağımda kaldı. Mis gibi sedir ağacı kokusunu sanırım çoktan özledim. Havada tahminimizden daha güzel olunca dönüşte kendimizi Olympos'un güzel sularına bıraktık. 30 Ekimde denize girebilmek ayrıca bir keyifti.

Olympos'ta denize girmeden çevredeki Olympos Anıtsal Mezarları kalıntılarını da ziyaret etmek gerek. Müze Kart'ınızla girip hem geziyor hemde denize yayılıp güneşleniyorsunuz.


Bu güzel günün akşamında da Olympos'a gidilip görmeden dönülmeyen Yanartaş'a serildik. Doğalgaz çıkışı ile yıllarca birçok efsaneye konu olmuş Yanartaş'da ateş başında müzik , muhabbet ve yıldızlarla dopdolu bir gece ile tüm yorgunluğumuzu üzerimizden sıyırdık.



31 Ekim günü Yudosk dostlarıyla ayrılma günümüz, bu doğasever güleryüzlü insanları tanıdığıma çok menun oldum, başka bir sema altında toplanabilmek umuduyla ayrılıp bu serbest günümüzde arkadaşlarımızla bir plan yaptık. Gözümüzü yine zirveye dikmiştik. Otelimizden görüp gözümüze kestirdiğimiz teleferikle çıkılabilen 2365 m yüksekliğindeki Tahtalı Dağı'na rotamızı çevirdik. Güzelliği ile bizi büyüleyen bu dağa adım attığım için çok şanslıyım. Nefes filmindeki sahnelere ev sahipliği yapan bu mekan bulutların üzerinde bir tarafı deniz bir tarafı dağlık manzarasıyla büyüleyiciydi. Dönmeden önce bu güzelliği de gördüğüm için cebimde güzel anılarla, fotoğraflarla, dostluklarla hatta gözüm gönlüm karnım tok yola koyulabilirdik artık.

Antalya'ya kaçkere gittim ama bu güzelliklerini görmemiştim, görülecek keşfedilecek çok yol, zirve ve koy var. Ruhlarınız için bu bedava ilaçları almayı unutmayın, yola koyulun kendinizi doğanın hediyesine karıştırın. Umarım ballandırarak yazmaya çalışıp kelimelere sığdıramadığım bu güzel gezimiz sizlerede rehber olur.

Ömer Faruk Gülşen hakkında bilgi için tıklayınız

Yudsok hakkında bilgi için tıklayınız.

Fotoğrafların altında isim olmayanlar bana aittir. İzinsiz kullanmanız hiç etik değil :)

28 Ekim 2010 Perşembe

Bedensiz Kadin


Hırvat topraklarında işlenilen cinayetlerin hinciyla bir grup Hırvat askerinin faşist davranışlarla giriştikleri katliamdan bir kesit, oyunda bambaska bir hikaye ile yasatiliyor. Bir hayat kadini, kanserli bir adam , annesi ve arkadaslari ilk dakikalarda bir araya getirilemiyen bu insanların ilişkisi oyunun sonuna doğru açiklaniyor. Oyun aslında bir adamın iç hesaplasması ki bu karaktere hayat veren Reha Özcan’ın performansı cok basarilı. Oyun genel olarak ağir bir havada ve her oyuncunun performansını iyi bulduğumu söyleyemem ama konusu acısından izlemek gerek.

Yazan: Mate Matisic
Çeviren: Füsün Günersel
Yöneten: Kazım Akşar
Dekor Tasarım: Şirin Dağtekin
Giysi Tasarım: Şirin Dağtekin
Işık Tasarım: Enver Başar
Müzik: Nurettin Özşuca
Asistan: Gökçen Tongut
Sahne Amiri: Reşit Arslan
Rol Dağılımı:

Reha Özcan, Ahenk Demir, Gılman Peremeci, Uğur Hakan Güneri, Gökalp Kulan

Beğendiğiniz Gibi



Bu oyun, Devlet Tiyatroları'nın yeni oyunlarından biri ve bana da ilk gecesine gitmek kısmet oldu. İzlerken Shakespeare eserleri seyretmeyi özledigimi farkettim, bence keyifli bir kadro ile keyifli bir oyun sahnelendi. Bu oyun müzikleri , kostumleri ve oyuncularının performanslarıyla çok guzeldi. Shakespeare repliklerini ezberlemek kolay iş degil ben iki cumleyi o hızla söylesem nefesim kesilir herhalde, bu nedenlede oyuncuları gıpta ile seyrettim.
Oyunun bir yerinde guzel bir supriz var ama sadece önde oturanlar nasiplenebiliyor.İste o süprizden bir dize "Tanrı bilir gozumle sevmiyorum ben seni. Çünkü sana baktıkca gozum bin kusur bulur."

Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Orhan Burian
Yöneten: Hakan Çimensever
Dekor Tasarım: Işın Mumcu
Giysi Tasarım: Gülümser Erigür
Işık Tasarım: Akın Yılmaz
Müzik: Hakan Kılman, Melis Şeşen
Dans Düzeni: Handan Ergiydiren
Sahne Amiri: Mahsuni Yılmaz
Kondüvit: İ. Cem Dağlı
Işık Kumanda: Gökhan Gülçebi

Rol Dağılımı:
Ergun Akvuran, Zeynep Erkekli, Murat Karasu, Doğan Turan, Şamil Kafkas, İlkay Akdağlı

Konu:
Shakespeare'nin en sevilen komedilerinden Beğendiğiniz Gibi, zorbalıkla kardeşi tarafından Arden Ormanı'na sürgün edilen Büyük Dük'ün ve ailesinin başına gelenleri anlatır. Dük'ün kızının bir gence ilgi duymasıyla birlikte oyun, Shakespeare komedilerinin çoğunda olduğu gibi tesadüfler, kılık değiştirmeler ve yanlış anlamalarla gelişir ve gittikçe karışarak izleyiciye keyifli saatler yaşatır

14 Ekim 2010 Perşembe

Beady Belle - At Welding Bridge


Norveç'li acid-jazz, pop-jazz diye nitelendirebileceğimiz melankolik tarzları olan grubun yeni albümleri At Welding Bridge özellikle bu güzel sonbahar günlerinde dinlemesi keyif veren bir albüm. Vokal, Beate S. Lech'in sıcak ve sakin sesine kendinizi bırakın sonbaharın tadını çıkarın.


1. Diamond In The Rough 4:52
2. Come Home 4:18
3. The Storm 5:16
4. Apple (Interlude) 1:22
5. Runaway Mind 3:53
6. Bird’s-Eye View 4:11
7. Turn Back Time 3:52
8. Press Of Canvas 3:47
9. Voyage (Interlude) 1:27
10. Leeway 4:58
11. Ambush 3:39
12. Walk On Air 4:01

12 Ekim 2010 Salı

SURNAME 2010

Yiğit Sertdemir , İTÜ'de makine mühendisliği okurken tiyatroyla ilgileniyor. Tiyatro mühendisliğin önüne geçmiş olacak ki şimdilerde yazıyor, yönetiyor, oynuyor.
Candan Seda Balaban, Eczacılık kazanmış ama birde maske biriktirme meraklısı olduğunu farketmiş olacak ki çeşit çeşit maske ve kukla yapıyor.
Evet, bu iki yüreğini dinleyen insan ne olmaları gerektiğine karar vermişler ve bu güzel projede biraraya gelmişler. Başarılı bir şenlik düzenleyip izleyiciyi kendi hayal dünyalarına davet ediyorlar. Surname 2010'da tellallar, mehter, çengiler, Karagöz ile Hacivat, Pişekar ve Kavuklu, meddahlar, cambazlar, güreşçiler ,curcunabazlar yani istanbul şenliklerine ait herşey hatta saydıklarımdan çok fazlası vardı. Oyuncuların hepsi hem kuklaları oynatıyor hem maskelerin ardındaki karakterlere can veriyor hemde İstanbulbazlar olup bizim gerçeğimizi bize sergiliyorlardı.
Çok eğlenceli bu şenliğin Sühendan Hanım'a değilde kendiniz adına düzenlendiğini farzedip geçit törenine kapılamamak mümkün değil. bende öyle yaptım sanırım, içimdeki çocuğu bu şenliğe kaptırdım. Martıların dansları, tiryakilerin sarhoşlukları, Şakbaz ve Şakperi'nin atışmaları , hatta Şakbaz'ın Sühendan hanıma inceden dokundurmaları ama en çokta İstanbulbaz'ların performanslarını sevdim.
Yiğit Sertdemir bu oyunu yazmış, yönetmiş birde Şakbaz'a sahnede can vermiş. Sözünü esirgemeyen Şakbaz güzel ses tonuyla sahnede ilgimi çekmişti ama bunun bir yönetmenin sesi olduğunu şimdi farkediyorum. Sallandık mı? (oyundan küçük bir replikçik)
Tavsiyem o dur ki , 1 ekimde seyirciyle tanışan bu yeni oyunu İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatrolarında izleyin, çocuklarınızla izleyin , içindeki kendi çocukluğunuzu da bu şenliğe götürmeyi unutmayın.




Kadro :
Proje Tasarımı: Candan Seda Balaban-Yiğit Sertdemir
Yazan-Yöneten: Yiğit Sertdemir
Maske-Kukla-Kostüm Tasarımı: Candan Seda Balaban
Müzik-Ses Tasarımı: Selim Can Yalçın-Barış Manisa
Işık Tasarımı: Mahmut Özdemir
Hareket Düzeni: Özgür Tanık
Proje Danışmanı: Engin Uludağ
Şarkı Sözleri: Yiğit Sertdemir

Oyuncular
Ayşem Yağmur Ulusoy
Can Alibeyoğlu
Ceren Hacımuratoğlu
Derya Keykubat
Derya Yıldırım
Elyesa Çağlar Evkaya
Engin Akpınar
Eraslan Sağlam
İrem Erkaya
Mana Alkoy
Mehmet Soner Dinç
Mert Aykul
Özgür Atkın
Özgür Tanık
Seda Fettahoğlu
Semah Tuğsel
Seza Güneş
Şeyda Arslan
Uğur Dilbaz
Yiğit Sertdemir
Zeynep Göktay Dilbaz

8 Ekim 2010 Cuma

İki Çarpı İki


Tiyatro sezonu nihayet açıldı, bende ilk ay şerefine 6 oyuna bilet aldım. Bu ay çok oyun izleyeceğime göre belki de hepsini yazarım.
Devlet Tiyatroları oyunlarınadan açılışı İki Çarpı İki oyunuyla yaptım. Seray Gözler Yeniay ve Adnan Biricik ile sahnede 4 kişi izledik. Matematiğim o kadarda kötü değil hemen itiraz etmeyin. İki kişi sahnede 4 kişiydi, hemde sürekli değişerek, üstelik hiçbir aksesuar yardımı olmaksızın yani salt karakter olarak. Herbiri birbirlerine zıt iki karakteri başarıyla yaşattılar. İki ayrı evli çift, ayrı görüşler, politika,aşk,aldatma vs. Daha fazlasını anlatmayacağım devamı oyunda.

Yazan: Behiç Ak
Yöneten: Serpil Tamur
Dekor Tasarım: Şirin Dağtekin Yenen
Giysi Tasarım: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarım: Önder Arık
Yönetmen Yardımcısı: Melek Gökçer
Sahne Amiri: Mahsuni Yılmaz
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Kaan Eman

29 Eylül 2010 Çarşamba

Konser Takvimi


Chris Botti - Fahir Atakoğlu
tarih : 08.10.2010 21:00:00
mekan : Haliç Kongre Merkezi
1. Kategori: 225,00 TL
2. Kategori: 150,00 TL
3. Kategori: 110,00 TL
4. Kategori: 80,00 TL
5. Kategori: 60,00 TL



Goran Bregovic ve The Wedding & The Funeral Band
tarih : 08.10.2010 21:30:00
mekan : Küçükçiftlik Park
Normal: 78,00 TL
VIP: 165,00 TL



Scorpions
tarih : 02.10.2010 20:00:00
mekan : Küçükçiftlik Park
Deluxe Lounge: 475,00 TL
Normal: 112,00 TL
Sahne Önü: 270,00 TL


Ozzy Osbourne
tarih : 30.09.2010 21:00:00
mekan : Turkcell Kuruçeşme Arena
Ayakta: 100,00 TL
Sahne Önü: 200,00 TL

23 Eylül 2010 Perşembe

Sonbahar Festivalleri


Memleketimiz festivale doymuyor. Sonbahar geldiğine göre şimdi Caz ve Blues zamanı.
1 Ekim-7 Kasım 2010 tarihleri arasında 21. kez gerçekleşecek olan Efes Pilsen Blues Festival'inin bu seneki konukları; Kenny Neal, New Mitch Woods & His Rocket 88s ve Samuel James. Denizli, Antalya, Konya, Kayseri, Mersin, Adana, Antakya, KKTC, Gaziantep, Diyarbakır, Erzurum, Trabzon, Ankara, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Eskişehir, Bursa ve İstanbul 'da yapılacak konserlerin bilet fiyatları illere göre değişiklik gösteriyor. 17 TL ile 33,50 TL arasında biletler mevcut.


20.si yapılan Akbank Caz Festivali 23 Eylül'de başlıyor. 12 Ekim' e kadar sürecek olan festivalde konserlerin dışında belgesel gösterimleri ve atölye çalışmalarıda yer alıyor. Etkinlik programı ve bilet fiyatları için burayı tıktıklayınız.

20 Eylül 2010 Pazartesi

DEVLET TİYATROLARI AÇILIYOR


1 Ekim'de Devlet Tiyatroları açılıyor. İstanbul Devlet Tiyatroları'nın satışa çıkan oyun listesi aşağıda bulunuyor. Diğer illerdeki oyunlar için buraya tıklayınız.


EKİM CEVAHİR SAHNESİ SALON II

01.10.2010 PROFESYONEL
Cuma
Suare
02.10.2010 PROFESYONEL
Cumartesi
Matine
02.10.2010 PROFESYONEL
Cumartesi
Suare
03.10.2010 PROFESYONEL
Pazar
Matine


EKİM KÜÇÜK
SAHNE
01.10.2010 KENDİ KENDİNE KONUŞMAKTIR AŞK
Cuma
Suare
02.10.2010 KENDİ KENDİNE KONUŞMAKTIR AŞK
Cumartesi
Matine
02.10.2010 KENDİ KENDİNE KONUŞMAKTIR AŞK
Cumartesi
Suare
03.10.2010 KENDİ KENDİNE KONUŞMAKTIR AŞK
Pazar
Matine


EKİM AHMET MİTHAT EFENDİ KÜLTÜR MERKEZİ FERİDUN KARAKAYA SAHNESİ

01.10.2010 NE DERSİN AZİZİM
Cuma
Suare
02.10.2010
Cumartesi
Matine
02.10.2010 NE DERSİN AZİZİM
Cumartesi
Suare
03.10.2010 NE DERSİN AZİZİM
Pazar
Matine

16 Eylül 2010 Perşembe

İstanbul Efendisi


Müsahipzade Celal' in "İstanbul Efendisi" eseri İstanbul Şehir Tiyatroları'nda Engin Alkan'ın rejisiyle sahneleniyor. Yaz Oyunları olarak Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi'nde oynanan bu oyuna gitmekle ne iyi yapmışım. İkibuçuk saat süren böyle uzun bir oyunda hiç sıkılmadan güle oynaya ayrılacağınızın garantisini verebilirim. Yani gülmekle ilgili büyük bir probleminiz yoksa. Böyle eski bir eserin hepsi ayrı yetenekli oyuncularla bu kadar keyifli hale gelmesi çok güzel. Uzun oyunlarda insan bir yerden sonra kopabiliyor ama bu kadro ve eserle mümkün değil. Sürekli güldüğüm, şarkılara eşlik ettiğim çok keyifli bir müzikal izledim. Tüm dostlara tavsiye ediyorum, İstanbul Efendisi bu kadroyla muhakak izlenmeli.

Özellikle danslardaki ayrıntılar çok komikti, Çile Bülbülüm şarkısının yorumlanışı, seyirci arasından sahneye gelip coşturmaları, solo danslar, yeni yorumuyla kılıç kalkan, at arabasının canlandırılmasındaki toynak ayrıntıları ve Aşık Maşuk figürleri çok başarılı bir kompozisyon oluşturmuştu.

İstanbul Şehir Tiyatrolarının son dönemde izlediğim en başarılı oyunu bu oldu. Devlet tiyatrolarına göre biraz vasat bulduğum oyunları nedeniyle son dönemlerde az tercih ediyordum ama bu oyunla fikrim bir miktar değişti. İzlemek gerek hatta bir kez daha seyretmeli, eğlenmeliyim.

Yazan : MUSAHIPZADE CELÂL
Yöneten : ENGIN ALKAN
Dramaturgi : SİNEM ÖZLEK
Koreografi : SENEM OLUZ
Sahne Tasarımı : BARIŞ DİNÇEL
Işık Tasarımı : MURAT İŞÇİ
Kostüm Tasarımı : DUYGU TÜRKEKUL
Yönetmen Yardımcısı : ZAFER KIRŞAN, VOLKAN AYHAN, ASLI NİMET ALTAYLAR, SELİM CAN YALÇIN
Süre : 2 SAAT 45 DK. 2 PERDE

OYUNCULAR
BERNA ADIGÜZEL, CİHAN KURTARAN, ÇAĞLAR ÇORUMLU, ÇIĞDEM GÜREL, DERYA ÇETİNEL, EMRAH ÖZERTEM, ENGİN ALKAN, HAMİT ERENTÜRK, HÜSEYIN TUNCEL, MAHPERI MERTOĞLU , MURAT GÜREÇ, MURAT ÜZEN, REYHAN KARASU, SELİN TÜRKMEN, SENEM OLUZ, SERKAN BACAK, SEVINÇ ERBULAK, TUĞRUL ARSEVER, ÜMİT TAŞDÖĞEN, VOLKAN AYHAN, ZAFER KIRŞAN

Fotoğraflar: Tiyatrodünyası