27 Ocak 2012 Cuma

Rosenbergler Ölmemeli mi? Rosenbergler Öldürülmemeli mi?



Rosenbergler Ölmemeli ama öldü, öldürüldüler. Ama artık Rosenbergler öldürülmemeli.

İstanbul Şehir Tiyatroları' nda izleyebileceğiniz Rosenbergler Ölmemeli artık biz insanoğlu için çok çarpıcı değil çok alışıldık bir senaryo, hemde gerçek bir senaryo. Çok başarılı bir iş sahneye konulmuş, bu alışıldık hale gelen tüm karanlık gerçekleri sahnede bizlere izlettiği için yönetmenini, ekibi, tüm oyuncuları tebrik ederim.
Bu gerçek Rosenbergler'in hikayesi ama Rosenbergler yerine istediğiniz adı koyun değişmez, Yıl 1950, yer Kuzey Amerika ama siz bir tarih seçin ve bambaşka bir ülke yine değişmez , savcısına, gazetecisine, yargıcına hatta senatör McCarthy'ye başka adlar verin değişmez. Değişmeden nesilden nesile kalan utanç dolu bir miras. Büyük dünya mirasımız.

1950'nin Amerika'sın dan bugünün Amerika'sına bir şey değişmemiş. Medya aynı medya, şov aynı şov, ona itaat etmeyen yada onun istediğini yapmayan herkes de büyük düşman . Yani Amerika aynı Amerika.

Barış Dinçel'in ilgi çekici sahne tasarımı ile güçlenmiş bir anlatım, insanı insan olduğundan şüphe ettiren dünya adaleti ve gerçek bir hikaye . Aslında bu gerçek hikayelerden sadece birinin yansıması, hala yaşanmakta olan gerçeklerin sahneye ışık hüzmesi gibi yayılması. 1950'lilerin afyonlu beyinlerinin 2000 yıllarında sarhoşluğunun süregelmesine dem vurduran bir oyun.


Bu Rosenbergler suçsuz muymuş peki? Olur mu öyle şey? Suçlular tabi ki. Sistem çarkında olmayan herkes gibi onlarda suçlu.

Fotoğraflar: Facebook/ Rosenbergler Ölmemeli

11 Ocak 2012 Çarşamba

Yılın Çevre Suçluları


Ocak ayının sonunda, Berne Declaration ve Greenpeace İsviçre bir kez daha insan haklarını hiçe sayan ve çevreyi göz ardı eden şirketlere Public Eye ödülleri dağıtılacak. Bu seferki adaylar: Barclays (İngiltere), Freeport McMoran (ABD), Samsung (Güney Kore), Tepco ( Japonya), Vale (Brezilya) ve Syngenta (İsviçre).

Yılın en kötü şirketleri için oylama bugün başlıyor ve 26 Ocak'a kadar devam edecek. Bu senenin listesi sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenmiş 40 vakanın arasından seçilmiş. Şimdi biraz adaylara göz atalım.

Japonya'nın en büyük enerji şirketi TEPCO, maliyetleri düşürmek için nükleer tesislerinin yapısal güvenliğini ihmal ediyor. Hâlbuki Fukushima felaketi ve sonucunda insanların, toprağın ve denizlerin radyoaktiviteye maruz kalması engellenebilirdi.

İsviçre agrokimya ve tohum üreticisi Syngenta, Güney Yarımküre'deki insanlara zarar veren zehirli Paraquat adlı bitki öldürücü ilaçları pazarlamaya devam ediyor. Birçok çiftçi bu ilacı kullandıktan sonra zehirlendi veya hayatını kaybetti. Şirketin Atrazine adlı böcek öldürücü ilacı ise ABD'nin orta batısındaki içme sularının %90'nına bulaştı.

İngiliz Banka Şirketi Barclays, dünyanın en büyük dördüncü bankası ve dünyadaki en hızlı büyüyen gıda spekülatörü. Küresel gıda fiyatları bu banka yüzünden sürekli yükseliyor. 2010 yılında 44 milyon insan yükselen gıda fiyatları nedeniyle gittikçe yoksullaştı.

Dünyanın en büyük Amerikan altın ve bakır maden şirketi Freeport McMoRan, 45 senedir faaliyetleriyle Batı Papua halkına ve doğasına zarar veriyor. Maden hergün ağır metaller içeren 230.000 ton tortu üretiyor ve Dünya Mirası listesinde olan bu alan büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalıyor.
Güney Kore markası Samsung ise, listeye fabrikalarında çalışanlarının güvenliğini sağlamadığı için giriyor. Üretiminde zehirli ve yasaklanmış maddeleri kullanıyor. Malesef 140 çalışanına kanser teşhisi konulmuş ve en az 50 genç çalışan hayatını kaybetmiş.

Brezilya'nın ve dünyanın ikinci büyük maden şirketi Vale... Şirketin 60 yıllık tarihinde çiğnenen insan hakları mı dersiniz yoksa kötü çalışma koşulları mı veya doğa sömürüsü mü? Vale, Amazon'daki Belo Monte barajının inşasında yer alıyor. Baraj, konu hakkında söz sahibi olamayan ve tazminat alamayan 40.000 insanın yer değiştirmesine neden olacak. Aynı zamanda baraj, Constance Gölü boyutundaki bir alanı sular altına bırakarak, yerel halk, hayvan ve bitkiler için felaket sonuçlara yol açacak.

Alıntı :http://www.greenpeace.org/turkey/tr/

10 Ocak 2012 Salı

Sinemalarda Merak Ettiklerim

En çok sinemaya gitmeyi ihmal ediyorum, bu yüzden bir çok film ben izleyemeden gösterimden kalkıyor. Bu sefer kararlıyım listemi yaptım sinemaya gideceğim.

Listemin ilk sırasında Labirent var. Meltem Cumbul ve Timuçin Esen' in başrollerinde oynadığı film hem oyuncu kadrosuyla hemde hikayesiyle ilgi çekici. Görmek gerek.





Johnny Deep olmadan olmaz, filmin konusu mühim değil nasılsa ben sadece onun oyuncuğunu izlemeye gidiyorum. Tamam itiraf etmem gerek sadece oyunculuğuna değil kendisinin de hastayım.


Demet Akbağ olan filmleri izlememek olmaz. Ayrıca slogan gayet iyi "Biz her türlü şiddete karşıyız! "



12 Eylül' e mizahi bir bakış açısı denince bu filmi de izleme listeme aldım gitti. Bir 12 EYLÜL komedisi :)

Bir Zamanlar Anadolu' da

Sizlerde benim gibi sinemada izleme şansını yakalayamadıysanız üzülmeyin DVD' si çıktı , artık izleyebiliriz.