10 Kasım 2010 Çarşamba

Olympos Zirveleri

Fotoğraf Selahattin Tuncay

Bu aralar çok gezip az yazıyorum ama bahanem hazır "çok güzel geziyorum yazacak söz bulamıyorum". 29 Ekim tatilimi Olympos semalarında geçirmeye karar verdiğim için çok mutluyum üç gün zirvelerde dolanıp geri döndüm. Şimdi de zirve günlüğümden anıları sizlerle paylaşacağım hazır olun.


29 Ekim sabahı biraz rötarlı olarak Antalya'ya varınca buluşacağımızı grup YUDOSK dostlarının bir kısmı bizden önce yürüyüşe başlamıştı. Bizim gibi geç kalan diğer şanslı arkadaşlarla rehberimiz Türkiye Dağcılık Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği yapmakta olan ve saymaya yetmeyecek sporcu ve dağcı kimliği ile Ömer Faruk Gülşen ile Çalbalı (Şalbalı) Dağı'na tırmandık. Kendisini tanıdığımıza sadece ben değil tüm arkadaşlar memnun olduk çünkü yol boyunca nasıl tırmanacağımız hakkında, ağaçlar, kuşlar , Çalbalı Dağı hakkında çokça bilgi aldık. Yani hem yürüdük hem kitap okuduk. Bu doğa dostu adam kütüphanelerde muhakkak bulundurmalı.



Çalbalı Zirvesi 1651 m, çıkmakta inmekte ayrı bir macera ama aklımızda kalan zirvedeki keyif. Zirve tırmanışına başlamadan uzaktan bakıldığında çıkılamaz gibi görünüyordu ama Ömer Faruk hoca hadi dedi ,güven veren bir hali vardı bizde peşine takıldık ve zirveyi gördük, zirve defterine 29 Ekim Cumhuriyet bayramımızda imzamızı attık.



Dönüşte otelimizde leziz bir yemek ardından ateş başında muhabbet, bu keyifli günün en güzel dinlencesiydi. Kaldığımız yerin her yeri limon, portakal ve narla doluydu. Anlayacağınız meyve servisi oturduğun yerden dala uzanıp direk tabağa.


30 Ekim günü rotamız 1936 yılında inşa edilen Gelidonya Feneri'ydi ve Yudosk dostlarıyla yola koyulduk. Güzel ve rahat bir parkur sonrası önce Korsan koyunun güzelliğine ardından denizden 227 m yükseklikteki fenere ve derin deniz manzarasına kavuştuk. Yol boyunca ağaçlıklar içinde ve deniz mavisi bu güzel parkurun tadı damağımda kaldı. Mis gibi sedir ağacı kokusunu sanırım çoktan özledim. Havada tahminimizden daha güzel olunca dönüşte kendimizi Olympos'un güzel sularına bıraktık. 30 Ekimde denize girebilmek ayrıca bir keyifti.

Olympos'ta denize girmeden çevredeki Olympos Anıtsal Mezarları kalıntılarını da ziyaret etmek gerek. Müze Kart'ınızla girip hem geziyor hemde denize yayılıp güneşleniyorsunuz.


Bu güzel günün akşamında da Olympos'a gidilip görmeden dönülmeyen Yanartaş'a serildik. Doğalgaz çıkışı ile yıllarca birçok efsaneye konu olmuş Yanartaş'da ateş başında müzik , muhabbet ve yıldızlarla dopdolu bir gece ile tüm yorgunluğumuzu üzerimizden sıyırdık.



31 Ekim günü Yudosk dostlarıyla ayrılma günümüz, bu doğasever güleryüzlü insanları tanıdığıma çok menun oldum, başka bir sema altında toplanabilmek umuduyla ayrılıp bu serbest günümüzde arkadaşlarımızla bir plan yaptık. Gözümüzü yine zirveye dikmiştik. Otelimizden görüp gözümüze kestirdiğimiz teleferikle çıkılabilen 2365 m yüksekliğindeki Tahtalı Dağı'na rotamızı çevirdik. Güzelliği ile bizi büyüleyen bu dağa adım attığım için çok şanslıyım. Nefes filmindeki sahnelere ev sahipliği yapan bu mekan bulutların üzerinde bir tarafı deniz bir tarafı dağlık manzarasıyla büyüleyiciydi. Dönmeden önce bu güzelliği de gördüğüm için cebimde güzel anılarla, fotoğraflarla, dostluklarla hatta gözüm gönlüm karnım tok yola koyulabilirdik artık.

Antalya'ya kaçkere gittim ama bu güzelliklerini görmemiştim, görülecek keşfedilecek çok yol, zirve ve koy var. Ruhlarınız için bu bedava ilaçları almayı unutmayın, yola koyulun kendinizi doğanın hediyesine karıştırın. Umarım ballandırarak yazmaya çalışıp kelimelere sığdıramadığım bu güzel gezimiz sizlerede rehber olur.

Ömer Faruk Gülşen hakkında bilgi için tıklayınız

Yudsok hakkında bilgi için tıklayınız.

Fotoğrafların altında isim olmayanlar bana aittir. İzinsiz kullanmanız hiç etik değil :)

5 yorum:

Dışavurum dedi ki...

Okurken heyecanlandım nedense? :) Yükseklik korkum var, dağa tırmanmaktan da korkarım sanırım bu yüzden ama okurken çok da güzel geldi.
Bu arada en üstteki resimde gördüğümüz o estetik bayan sen misin? :)

herdem dedi ki...

her sene tatil için plan yaparken hiç konuşmayız olympos için. çünkü her yaz bi şekilde kendimizi orada buluruz. blogunu bir nefeste okuyunca dedim kendi kendime; bu sene gidersek yapmamız gereken bir kaç şey daha var artık o sularda:))
sevgiyle

Saadet Topçu dedi ki...

Dışavurum merhaba, yüksekler korkulmayacak kadar güzel emin ol, gidip görmeni dilerim. Fotoğraftaki de evet benim naçiz bedenim :)

Saadet Topçu dedi ki...

Herdem'cim Olympos'ta sanırım daha çok yürünecek parkur çıkılacak çok zirve var. Hepsinin tadına vrmak gerek bence listene yaz bunları :)

Dışavurum dedi ki...

Bir de not düşeyim, fotoğrafa yanlışlıkla resim dedim :)