William Shakespeare
115. Sone
Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
Aşk bir bebek olduğuna göre, hayır, bunu diyemem,
Büyümesini sürdüren şeyi, büyümüş gibi göremem
William Shakespeare, gelmiş geçmiş en önemli oyun yazarı ve şairdir. Benim içinde özel bir yeri var. Onun şiirsel anlatım gücüne birçok kişi gibi bende hayranım. Zaman zaman özleyip oyunlarını ve sonelerini yeniden okurum. Onun oyunlarındaki karakterler şiirsel bir dil kullandığı halde hiç yabancılanmaz hep yakından tanıdığınız birileri gibidir. O yüzdende, bu yüzyıla kadar hala en çok sahnelenen oyun yazarıdır Shakespeare. Tiyatoda da birçok oyununu değişik yorumlamalarla seyrettim ama hiçbiri okuduklarım gibi zevk vermiyor. Çünkü o zaman karakterlerin hepsi benim hayalgücüme emanet oluyorlar.
Shakespeare tragedyalarının en beğendiğim özelliği ana karakter hiçbir zaman mükemmel değil. Yani bizden biri, kusursuz değil hatalar yapan, bunlar yüzünden acı çeken, kötülükler yapan, bunun bedellerini ödeyen karakterler. Belki bu yüzden Shakespeare oyunları böyle vazgeçilmez ve gerçekçidir. En önemli tragedyalarından Macbeth ve Kral Lear özellikle kötülükleriyle öne çıkmış karakterleridir. Macbeth ona inanan kralını öldürüp yerine geçer Kral Lear ise kendi kızını onu diğerleri gibi övmediği için kovar. İkisi de yaptıklarından dolayı kaderin kötü oyunlarına maruz kalırlar ve acılar içinde ölürler. Shakespeare'ın çoğu oyunun sonu ana karakterin ölümü , kötülüğün bitimini trajik bir şekilde betimler. Mutlu biten çok az oyunu vardır. Bunlardan biri Fırtına. Fırtına eseri trajedi olma özelliğini finalindeki iyi sonla yitirmekte. Bağışlanmalar ve güzel hayali dünyalara yolculukla masalsı bir sona sahip. Komedileri içindeki favorim de 'Bir yaz gecesi rüyası' eseridir. Yanlış durumlar her zamanlar komiktir, ama bu hikaye baştan aşağı yanlışlıklar üzerine kurulu bir komedi.
Bütün eserlerinden bahsetmeme hikayelerini anlatmama imkan var ama ben anlatmayacağım:) Bir başlarsam sabaha kadar bu oyunlar hakkında yazmak isteyebilirim çünkü. Hala okumadığım iki komedisi var, onları da okuyup belki zamanla oyunlarla ilgili tek tek anlatımlar yazarım. :) Eminim çoğu kişi eserlerini okumuştur ama hepsini okumadıysanız mutlaka okumalısınız derim ben. Naçizane fikrim Sebahattin Eyüboğlu' nun çevirisini yaptığı oyunları tercih etmenizdir. Çünkü bence Shakespeare'in şiirsel dilini her çevirmen yeterince nakledemiyor. Okuduğum çeviriler arsında bence en iyisi Sebahattin Eyüboğlu çevirileriydi. Ayrıca tüm sonelerinin yer aldığı bir kitap var, herkesin kütüphanesinde olması gereken bir eserdir. Bu yazımda da başta ve sonda o kitapta da bulunan iki sonesini aktarıyorum. Anlatım dili ne kadar güzel, hayran olmamak mümkün mü? değil.
Aşağıda sıraldağım oyunlarının tarihlerine bakınca günümüze bu kadar taze gelmesi, eskimemesi şaşırtıyor. Her zaman söylerim, bazı yetenekler o kadar özel ki sadece bulundukları zamana değil tüm zamanlara konuşacak kadar büyük sözlere sahipler. Bunlardan biri William Shakespeare
William Shakespeare OyunlarıKomediler
VI. Henry (1590-1592)
Titus Andronicus (1592)
Hırçın Kız (1593)
Veronalı İki Centilmen (1594)
Romeo ve Jülyet (1595)
II.Richard (1595)
Bir Yaz Gecesi Rüyası (1595)
Kral Kohn (1596)
Venedik Taciri ( 1596)
VI.Henry ( 1599)
Windsor'un Şen Kadınları (1599)
Nasıl Hoşunuza Giderse ( 1599)
On İkinci Gece ( 1599)
Trajediler
Jül Sezar (1599)
Hamlet (1601)
Troilus ve Cressida (1601)
Othello (1603)
Ölçüye Ölçü (1604)
Kral Lear (1605)
Machbeth (1606)
Antonius ve Kleopatra (1706)
Atinalı Timon ( 1607)
Coriolan ( 1607)
Cymbeline ( 1609)
Kış Masalı (1609)
Fırtına (1611)
VIII. Henry ( 1612)
66. Sone
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.