20 Ağustos 2009 Perşembe

İshak Paşa Sarayı


Gezip gördüklerimi, gittiğim konserleri yazmak istiyorum ama sanırım son zamanlarda çokça aksatıyorum. Bugün biraz arayı kapatacağım.
Haziran'da festival için Van'a gittiğimden bahsetmiştim. İşte o arada boş bir günümüzde Ağrı Doğu Beyazıd'a geçip İshak Paşa sarayını'da görme fırsatım olmuştu. Van'dan Doğu Beyazıd'a kadar bana çok değişik gelen kaya oluşumları içinde yol aldık. İran sınırına en yakın bölge olan bu yol üzerinde rakımı 2644 olan Tendürek geçidinden geçiyorsunuz. Doğu Beyazıd'a ulaştığınızda en güzel görüntü Ağrı Dağı. O fotoğraflarda gördüğüm dağın bu kadar yakınında olmak çok güzeldi. Daha sonra kayalar üzerine oturtulmuş Osmanlı, Fars ve Selçuklu mimari özelliklerini bir arada bulunduran İshak Paşa Sarayı'na varınca tüm Doğu Beyazıd önünüze seriliyor. Sarayın odalarından görünen derinlik gerçekten süper.
.

116 odası olan bu sarayda camii, surlar, iç ve dış avlular, divan ve harem salonları, koğuşlar ve zindan bulunuyor. Sarayın en önemli özelliklerinden biri dünyanın ilk kalorifer tesisatı döşenen sarayı olmasıymış. Diğer bir özelliği som çelik altın kaplama kapısı, fakat bu kapı şimdilerde yok. 1917 Rus istilasında Moskova'ya götürülmüş ve halen Moskova müzesinde sergilenmekte. Bu konuda yorum yapmayacağım gidenlerin haddi hesabı yok malesef.
Beni en çok sarayın kurulduğu bu yüksek tepeden etrafı kuş bakışı görüşü etkiledi. Sarayın içinden dışarısı büyük bir derya, dışardan saraya bakınca bölgenin yegane hakimi gibi görünüyor.

Doğu Beyazıd'da bir tane hediyelik bulamadım. Neden? Çünkü bütün alışveriş mekanlarında Çin, Uzak Doğu, Afrika, Hint ürünleri satılmakta. İshak Paşa Sarayı'nın figürü olan bir biblosu bile yok. Üstelik sokakta çocuklar üzerinize atlayıp birşeyler satmaya çalışıyor ve asla yakanızı bırakmıyorlar. Çok can sıkıcı ama Ağrı dağı manzarası ile yöresel yemeklerinden tadıp bu güzel sarayı görmek için gitmeye değer.
Ağrı yöresinin en lezzetli yemeği Abdigör Köftesi’ymiş. Bende kusur kalmadım yedim. Yağsız, sinirsiz, kemiksiz sığır eti, az miktarda soğan, yumurta ve çeşitli baharatlar kullanılarak yapılan bu köfte pilav üzerinde kocaman bir tek top halinde servis ediliyor. Çok acıktığım için resmini çekemeden mideye indirdim. Gerçekten çok güzeldi.
Yediğim içtiğim benim olsun gördüklerim bundan ibaret. Darısı görmeyenlerin başına.

Fotoğraflar: Birol Ölmez

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Boyatopu


Boyatopu, namı daha çok nedense ingilizce bilinen Painball çok keyifli bir oyun. Ne zamandır bende oynasam diye aklımdan geçirirken nihayet eğlenceye vakıf olma fırsatı buldum. Alışkanlık yapabilir gibi geliyor, tek derdim kamuflajlar.

İstanbul ve birçok yerde bu oyunu oynayabileceğiniz mekanlar mevcut, arkadaş grubunuzu kalabalık tutup bu eğlenceye katılmalısınız. Oyun süresi 15 dakikalık 3 periyot halinde oynanmakta ama takım kurma ve hakemlerin oyunu anlatışıyla geçen hazırlanma süreside katılınca toplamda 1,5 saatlik bir zaman alıyor.

Bilgisayar başında oyun oynamayı sevmeyenlerdenim bence canlısı daha keyifli. Yanlız o toplarla vurulup kızarınca keyfin yanına azıcık acıda eklenmiyor değil.

Oyun bedeli içinde kamuflaj tulum, maske, koruyucu yelek, silah içinde 50 mermi veriliyor. Daha ayrıntılı bilgi alabilmek için Akay Paintball sitesine göz atabilirsiniz.

Boyatopu Oyun Fiyatları

Hafta İçi Kişi başı: 5 TL Ekstra 50 mermi : 5 TL

Hafta Sonu Kişi başı: 10 TL Ekstra 50 mermi : 5 TL







Bay J & Geveze ve Fazla Mesai


Power Fm'in iki demirbaşı Bay J ve Geveze meğer şarkı söylüyorlarmış. Geçenlerde gittiğim bir partide sahneye çağırıldıklarında şaşırdım. Tabi durum tamamen benim cehaletim, şarkı söylediklerinden haberim yoktu. Üstelik hiçte fena değiller bu konuda. Power Fm dinlediğim bir radyo ama sürekli takip etmediğimden sanırım bu mevzuyu kaçırmışım.

Bay J ve Geveze'nin çok keyifli bir orkestraları var ismi Fazla Mesai, 10 kişilik kadroda saksafon, trompet, trombon, flüt, klavye, gitar, bas, davul ve arka vokalist bulunuyor. Arka vokalistin seside çok hoştu. 60-70-80'lerin türkçe ve yabancı şarkılarından oluşan bir repertuarla sahne alıyorlar. Dinlemesi keyifli bir grup. Nostalji sevenlere tavsiye olunur.

6 Ağustos 2009 Perşembe

74'lük Delikanlı Leonard Cohen

74'lük Delikanlı Leonard Cohen
74'lük delikanlı Leonard Cohen, dün gece Açık Hava tiyatrosunda hepimizi şarkılarıyla mest etti. Bu gece de konser verecek olan Cohen'i eğer bilet bulabilirseniz kaçırmayın. Turne kapsamında, 16 ülkede 34 farklı şehirde 40 konser vererek bir rekora da imza atacak.
İstanbul konserinde onu izlemiş olmaktan büyük keyif aldım. Şarkılarını söylerken o kendine has duruşları ve sahneyi selamlayıp dans ederek ayrılışı çok sempatikti. Özellikle sahneye bir kaç kez tekrar gelerek hepimizi coşturdu.
Cohen 'den"Dance Me To The End Of Love", "Suzanne", "Hallelujah", "So Long Marianne", "I'm Your Man" 'i canlı dinlemek çok keyifliydi.
Konser 9'da başlayıp nerdeyse 12'ye kadar sürdü. Doyasıya dinledik , kapıdan çıkan herkes bu konserden etkilenmiş görünüyordu. Öyle ki çoğu kişi kapının başındaki CD standı , tişört ve hediyeliklerin bulunduğu bölümlerden bu konserin hatırası olarak satın alıyordu.
Sahnede 9 kişilik ekibiyle ayrı ayrı şov yaptılar diyebilirim. Herbiri kendi marifetini konuşturdu. Kibar Cohen takdim ederken meşhur şapkasını göğsüne dayayıp önelerinde eğilerek selamladı. Güzel ekibiyle Cohen hepimizin içine dokunarak şarkılar söylediler. İyi ki geldin Cohen.


Fotoğraflar: Fuat Elmacı

5 Ağustos 2009 Çarşamba

INGLORIOUS BASTERDS / SOYSUZLAR ÇETESİ


INGLORIOUS BASTERDS / SOYSUZLAR ÇETESİ


Bir Quentin Tarantino filmi.

İşte merakla beklediğim Tarantino'nun yeni filmi 21 AĞUSTOS 'ta gösterime giriyor. Bakalım bu sefer neler yapmış. İşte Fragman...

4 Ağustos 2009 Salı

Puslu Kıtalar Atlası


Puslu Kıtalar Atlası


Elinize aldığınızda, okuyucuyu da kendi içindeki düşe sürükleyen bir hikaye Puslu Kıtalar Atlası. İhsan Oktay Anar'ın kitaplarını ilk kez okuyorum, bunca zaman erteleyip bu kitabı okumadığıma pişman oldum. Farklı tarzı ve yalın anlatımıyla çok güzel bir kitap. İçinde o döneme ait kelimelerden dolayı biraz karmaşık olabiliyor ama hikaye içinde kelimelerde yavaşça sindirilebilir. Öykü geçmişin İstanbul'unu içine alan bambaşka bir düş. Naçizane benden tavsiye olunur. Okumadım demeyin Puslu Kıtalar Atlası'nın rüyasında uyuyup uyanın.