31 Ocak 2008 Perşembe

MADONNA

En çok kazanan kadın yıldızın 72 milyon$ 'lık geliriyle Madonna olduğu açıklanmış. Brtiney ise daha gerilerde ,Britney için üzülmedim gençliği, skandalları para etmedi hala Madonna teyzesinden çok öğreneceği var. :)Neymiş o zaman skandallar seni ünlü yapar ama yıldız olmak için Madonna olman gerek. Ben Madonna'yı takdir ediyorum, her albümde bekleneni veriyor ve iyi parçalar çıkarıyor. O zaman kazansın ama kazandığı rakkam bizlere göre biraz çok gibi sanki. Her yıl bu parayı kazanan bir sanatçımız olsa memlekete para aksa :)
Benim en sevdiğim Madoona parçası Frozen, dinleyelim (yüksek sesle dinlemek gerek)


Allianoi'ye Sadakat Yolculuğu 3 Şubat2008


Bir değerimiz daha yok olmak üzere ve Atlas Dergisi, Doğa Derneği ile birlikte belki son kez görülebilecek olan Alliano'ye sadakat yolculuğu düzenliyor. Bu pazar gidilecek olan bu yolculuğa katılamadığım için gerçekten üzgünüm.

Atlas Dergisinde gezi ile ilgili yer alan bilgi şöyle;

Doğa Turizm, Atlas Dergisi ve Doğa Derneği tarafından daha önce Hasankeyf ve Kaz Dağları'na düzenlenen 'sadakat yolculukları' 3 Şubat tarihinde yapılacak olan 'Allianoi'ye Sadakat Yolculuğu' ile devam ediyor.


İstanbul'dan başlayacak olan yolculuk, yüzyıllardır görkemini koruyan ancak önümüzdeki Şubat içinde baraj suları altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan Bergama'daki Allianoi antik kentine yapılacak. Bu güne kadar sadece yüzde yirmisi kazılabilien Allianoi, Allianoi Kazısı Bilimsel Heyet Başkanı Dr. Ahmet Yaraş tarafından destekçilerine anlatılacak. Geziye Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken ve Atlas Dergisi Arkeoloji Editörü Dr. Necmi Karul da katılacak.
Allianoi'ye 'son bakış' olabilir
Allianoi antik kenti, İzmir 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun verdiği talihsiz bir kararla her an Yortanlı Barajı'nın suları altında kalabilir. Gövde inşaatı tamamlan barajda Şubat içinde su tutulması planlanıyor. Yüzyıllara başkaldıran Allianoi, sadakat yolculuğu sırasında belki de son kez ziyaretçileri ile buluşacak. Antik kentin korunabilmesi için bu yolculukla yaratılacak kamuoyu büyük önem taşıyor.
Allianoi: Doğal hamam
Antik kentin en önemli özelliği bir doğal hamam olması. Yortanlı Çayı'nın kenarından çıkan kaynar su pınarları alanın yüzlerce yıldır bir hamam olarak kullanılmasını sağlamış. Bu nedenle Allianoi, doğa ile tarihin tek vücut olduğu benzersiz alanlardan biri. Baraj altında kalacak doğal alanlar arasında kızılçam ormanları, tarım alanları ve meralar da yer alıyor.
Yolculuğa katılım ücreti İstanbul'dan 95 YTL, İzmir'den ise 40 YTL.
Katılım başvuruları için;
Doğa Turizm
TEL: 0212 252 5 676 pbx
FAKS: 0212 252 3 929
WEB: http://www.dogaturkiye.com/
E-POSTA: bilgi@dogaturkiye.com

30 Ocak 2008 Çarşamba

PUMA LYDİA HOLİDAY BAG



PUMA Lydia Bag’in, yeni versiyonu, tatiller için tasarlanmış geniş kullanışlı bir çanta. Ünlü model Lydia Hearst' in tasarımı bu çanta İstinye Park, Akmerkez ve Beyoğlu mağazalarında da satışa çıkmış. İki renk seçeneği var biri bu senenin modası gri diğeri de siyah ve mavi kombinasyonu. Ben gri renkli olanı beğendim. İlk seri Lydia Bag daha sportif ve sevimli bir çantaydı bu modelde güzel ama ilk modeli daha çok sevmiştim sanırım.



29 Ocak 2008 Salı

İstanbul'da Aşk - Mücevher Tasarım Yarışması


Tasarım Yarışmasına katılım için bu hafta son, 2 Şubat tarihine kadar siteden kayıt yapılabiliyor. Tasarımlarını onaylatmak ve dercelendirmek isteyenler için güzel bir organizasyon. Yarışmanın teması da "İstanbul'da Aşk" , bende diyorum ki aşk her yerde aşk :)
Bilgi için buraya bakınız.


"Mücevher Modası 2008" Defilesi 28 Mart 'ta CNR 'da yapılacak. Ve bu yarışmada ödül alanların tasarımları da sergilenecekmiş. Bu fuara gidip tasarımları görebileceğiz.


Elektronik kayıt tarihleri : 10 Aralık 2007 – 02 Şubat 2008

Proje teslim tarihi : 08 Şubat 2008 Cuma, saat 17.00'ye kadar

Seçici Kurul toplantısı : 15 Şubat 2008

Ödül töreni : 27 Mart 2008 Perşembe


1.’lik ödülü: 5.000 YTL *

2.’lik ödülü: 3.000 YTL *

3.’lük ödülü: 2.000 YTL
Açık Yarışma
* 1.’lik ödülü: Mücevher Modası 2008 Defilesi ilk sırada sunumu +
Istanbul Jewelry Show’da TAJ Standında fuar Boyunca Sergileme, TAJ web sitesi duyurusu
* 2.’lik ödülü: Mücevher Modası 2008 Defilesi ikinci sırada sunumu +
Istanbul Jewelry Show’da TAJ Standında fuar Boyunca Sergileme, TAJ web sitesi duyurusu
* 3.’lük ödülü: Mücevher Modası 2008 Defilesi üçüncü sırada sunumu +
Istanbul Jewelry Show’da TAJ Standında fuar Boyunca Sergileme, TAJ web sitesi duyurusu
Mansiyon: Mücevher Modası 2008 Defilesi sunumu

28 Ocak 2008 Pazartesi

Andre Rieu - In Wonderland DVD



Masallar ülkesinde, Andre Rieu'nun yönetiminde rüya gibi bir hikaye ve müzik ziyefeti. Bu DVD'yi yeni seyrettim çok güzel kurgusu var. Bu soğuk akşamlarda evde DVD keyfi yapanlar için iyi bir seçim olabilir. Andre Rieu ünlü bir keman virtiözüdür, ama bu gösteride daha çok masal anlatıcısı olmuş tabiki elinde kemanıyla. Bu gösteri de birçok masal kahramanı canlandırılmış. Kuğu Gölü, Hansel ve Gratel, Cindirella, Pamuk Prenses hatta Şehrazat. Krallar , kurtlar, beyaz atlı prensler herşey var. Bir masal dünyasında olması gereken tüm hareketlilik bu gösteriye taşınmış. Şehrazat bölümünde erkek kıyafetindeki dansçılar Kafkas bıçak oyununu sergilerken erkek dansçılar kılıç oynuyorlar, bir yanda dansözler gösteriliyor. Her eserin konseptine uygun bir masal yaşatılmış. Çok keyifli hem gözler için hem de kulaklar için. Müzikler için söyleyecek birşey yok hepsi çok bilindik klasik eserler. Final eserde What a wonderful world. Noktanın konulacağı yer burası.
Eser Listesi
Thus spake Zarathustra
Heigh-Ho!
Florentine March
Waltz Medley
Salomé
Sabre dance
Air of the Magician
O Isis and Osiris
I’ve got plenty of nothing
Concerto pour une voix
Solveig’s Song
Lasst den Kopf nicht hängen
The impossible dream
Cinderella Waltz
Tara’s Theme
Second Waltz
Little brother dance with me
Where each child lays down his head
Swan Lake (Moderato)
Carnaval Festival
Some day my prince will come
Fanfare
The old Castle
The only thing I care about
Somewhere over the rainbow
This land is mine
What a wonderful worldThus spake Zarathustra
Heigh-Ho!
Florentine March
Waltz Medley
Salomé
Sabre dance
Air of the Magician
O Isis and Osiris
I’ve got plenty of nothing
Concerto pour une voix
Solveig’s Song
Lasst den Kopf nicht hängen
The impossible dream
Cinderella Waltz
Tara’s Theme
Second Waltz
Little brother dance with me
Where each child lays down his head
Swan Lake (Moderato)
Carnaval Festival
Some day my prince will come
Fanfare
The old Castle
The only thing I care about
Somewhere over the rainbow
This land is mine
What a wonderful world
Youtube'da birkaç eserin görüntüsünü buldum, Şehrazad işte burda

A.R.O.G

:))) Bir yontma Taş Filmi :))

Cem Yılmaz'ın yeni film çalışmaları devam ediyor , bize de eğlencelik bir fragman yayınladı sağolsun. Ben sabah sabah izleyip Pazartesine gülerek başlıyayım dedim. Film bir an önce tamamlansa bari, ben GORA ' yı ilk seyrettiğimde beğenmiştim. Birçok kişi eleştirse de malum aksilikler olmasa, zamanında yayınlanabilseydi daha etkili olacaktı. Bari bu film aksilikler kurbanı olmasın :) AROG'u dört göz bekliyoruz.

AROG Bir Yontma Taş Fİlmi Yakında Sinemalarda " E ne kadar yakında? " PEK


25 Ocak 2008 Cuma

Hed Kandi Yeni Albümler

Dans müziğinin önemli setlerinden olan Hed Kandi'nin yakında ülkemizde de satılacak albümlerinden bazıları bunlar. Disco Heaven serisinin sonu ,2008 mix'leri , Beach House, Chill serisinin son albümü aşağıda kapaklarını gördüğünüz albümlerdir. Albümler kadar kapak fotoğraflarıyla da ilgi çeken bu serinin radyosunu dinlemek ve diğer serileri görmek için buraya bakabilirsiniz.






Michael Jackson 25th Anniversary of Thriller


Mıchael Jackson'un 12 Şubat' ta pek ünlü Thriller albümünün bir deluxe versiyonu yayınlanacak. Bu özel kitapçıklı albüm Türkiye'de ne zaman satılır bilmiyorum ama arşiv severler için 7 bonus özel versiyonunda olduğu bu albümü kaçırmamanızı tavsiye ederim. Akon, Will.I.am, Fergie ve Kanye West'in de eşlik ettiği albüm özel kitapçıklı ve tek albüm versiyonlu olarak satışa çıkacakmış.
Thriller albümü bir efsanedir bu demek oluyor ki efsane devam ediyor :
Track Listing:
1. Wanna Be Startin' Somethin'
2. Baby Be Mine
3. The Girl Is Mine (with Paul McCartney)
4. Thriller
5. Beat It
6. Billie Jean
7. Human Nature
8. P.Y.T. (Pretty Young Thing)
9. The Lady In My Life
10. Vincent Price (bonus track)
11. The Girl Is Mine 2008 with will.i.am ( Previously Unreleased Track For 25th Anniversary Edition )
12. P.Y.T. (Pretty Young Thing) 2008 with Michael Jackson and will.i.am ( Previously Unreleased Track For 25th Anniversary Edition )
13. Wanna Be Startin' Somethin' 2008 with Michael Jackson, Akon and will.i.am( Previously Unreleased Track For 25th Anniversary Edition )
14. Beat It 2008 with Fergie( Previously Unreleased Track For 25th Anniversary Edition )
15. Billie Jean 2008 with Kanye West ( Previously Unreleased Track For 25th Anniversary Edition )
16. For All Time (unreleased track from original Thriller sessions) ( Previously Unreleased Track For 25th Anniversary Edition )

24 Ocak 2008 Perşembe

Mehşer-i Cümbüş


Anında Görüntü Show programını seyreden herkesin tanıdığı modern doğaçlama tiyatro gösterisi sunan ekip Mahşer-i Cümbüş. Her Cumartesi 23:30'da FOX TV' de bu ekibi seyredebilirsiniz. Ben birkaç kez rastladım çok hoşuma gitti sanırım evde oldukça seyredeceğim. Cumartesi gecesi için eğlenceli bir program. Ayrıca bu ekibi canlı olarak seyretmekte mümkün.Her Cumartesi Saat 20:30' da Tiyatro Sporu Gösteri ile HAYALHANE 'de çıkıyorlar. Bilet fiyatları 15 YTL . Gösterileri doğaçlama olduğundan her oyun birbirinden farklı gelişmekte. Birde canlı seyretmek lazım, ben grubun TV'de seyrettiğim performanslarını çok beğendim o yüzden Hayalhane'de de görmek taraftarıyım.




Hayalhane Adres : İstiklal Caddesi Sadri Alışık Sokak No:24 Kat:4 Beyoğlu / İSTANBUL

Tel : +90212 249 19 90

23 Ocak 2008 Çarşamba

Lost 4. Sezon Başlıyor


Sonunda zamanı geldi, bir hafta kadar bir süre sonra macera devam edecek. Ama takip ettiğim kadarıyla öyle hemen 3, sezon finalindeki düğümler çözülmeyecek. Hatta bu sezon 8 bölümden oluşacakmış tabuttaki kişinin kim olduğu bu 8 bölüm içindeyse şanslıyız. Çünkü ilk bölümlerde bu merakımız giderilemeyecek sanırım.

11 tane Mising Pieces yayınlandı, 2 tane daha yayınlanacak. Dizi başlamadan ağzımıza bal çalıyorlar. Bulmaca gibi öğrenilen her haber başka bir teoriyi başlatıyor eski teoriler çöpe gidiyor. Ben çok menunum, bu sezonunda çokça hareketli olduğundan bahsedilmiş ama daha çok sezon var ve sinema filmiyle biteceğine göre tüm düğümler 2010 yılında uzun metrajda çözülecek demektir.

Bu sezon 8 bölümle kısa olarak bitecek ama diğer iki sezon için 15 veya 16 bölümlük hazırlıklar yapılmaktaymış ve ekim ayında başlatılması istenmekteymiş. Yine greve takılmazsa mümkündür. Şimdilik beklediğimiz tarih 31 Ocak 2008 Perşembe.

Ama bu sitede gördüğüm spolier'i buraya koymadan edemeyeceğim, bakın bakalım yeni sezonda neler olacakmış.


Bölüm 1: “The Beginning of the End - Sonun Başlangıcı” (Hurley odaklı flash-forward)

Yayın Tarihi: 31 Ocak, 2008, 21.00 (Amerika Saatiyle)
(YENİ)Açılış Sahnesi: Polisler, bir arabayı kovalamaktadır. Araba kontrolden çıkıp bir binaya çarpar. Polisler sürücüye arabadan inmesini söylerler. Sürücü Hurley’dir.Bölüm Özeti: Jack, adanın dışındaki dünyada bir yerlerde bulunan bir gemiyle telsiz bağlantısı kurmuştu. Fakat, Charlie’nin ölürken yaptığı uyarı (Not Penny’s Boat-Penny’nin Teknesi Değil) ile o gemideki kişilerin, aslında söyledikleri kişiler olmadıkları ihtimaliyle kazazedeler ne yapacakları konusunda ayrılırlar. Jack, gemiden gelen kişilerin onları kurtarmak için geldiğine inanırken, Locke buna inanmıyor. Kazazedeler arasında gruplaşma oluyor.


Bölüm 2: “Confirmed Dead - Ölüm Onaylandı (Ya da öyle bir şey)” (Birden fazla kişiye ait flashback)

Yayın Tarihi: 7 Şubat 2008, 21.00

Bölüm Bilgileri:
-Bu bölüm Naomi’nin gemisindekilere ait flashbackler gösterecek.-Bu bölüm, bir hava trafik kontrolcüsü ve başı belada olan bir pilotun konuşmasıyla açılır. Uçak denize düşer, ve bazı ölü insan vücutları 815 uçuşundan hayatta kalanlar oluverirler. (Hiç bir şey anlamadım.)-Desmond sahile göre döner ve Charlie’nin mesajını, Sawyer, Sayid, Jin, Juliet ve Hurley’e iletir.-Ormanda, Sawyer (saldırgan görünmektedir) ve Ben (kavgayı kaybedecek görünmektedir.) arasında bir yüzleşme olur. Aynı zamanda bu sahnede Hurley, Locke, Danielle, Claire, Aaron, Alex ve Karl var.-Sayid iskelenin sonunda demirlemiş bir tekne görür.-Jack, Kate ve Daniel ormanda yokuş yukarı yürümektedirler. Zirveye ulaştıklarında, Jack ve Kate dinlenmek için oturur. Bu sırada Daniel, yanıp sönen kırmızı bir ışığa sahip bir iletişim aracını açar ve şuna benzer bir şey söyler. “George, ben Daniel. Evet, bu telsiz delirdi. Elektriksel bir fırtınaya tutulmuş gibi görünüyor. Burada bazı kazazedelerle birlikteyim.”-Jack, adaya paraşütle inmiş şekilde Miles’ı bulur. Russell daha sonra Jack’e silah doğrultur.-Ken Leung (Miles) ve şarkıcı Azure McCall’ı içeren bir sahne var.-Rebecca Mader’ı Charlotte olarak görüyoruz. 20li yaşların sonlarında bulunan başarılı bir akademisyen ve gerçek dünyada kendine bakmayı iyi biliyor. Çekici ve atletik görünümlü, bakışları bir tılsımın küçük parçaları gibi. Ukala, geveze ve eğlenceli. Adada görünecek.


Bölüm 3: “The Economist - Ekonomist” (Sayid odaklı flash-forward)

Yayın Tarihi: 14 şubat, 2008 21.00

Bölüm Bilgileri:
-Gelecekte, Sayid sevgilisi Elsa ile Almanyada yaşıyor olacak. Kız ona kızıyor, çünkü Sayid gizemli yeni işi hakkında bilgi vermiyor.-Bir arkadaşına, “Oceanic Altı” grubundan biri olduğunu ve uçak kazasının sonucu olarak yaptığı bir anlaşma yüzünden artık çalışmayacağını söylüyor.-Sadece 6 kazazedenin adadan kurtulabildiği ortaya çıktı.-Kate “bir yere” gitmek istiyor ama Sawyer gitmesini istemese de onu durdurmuyor. Sadece Kate’e hayal kırıklığını gösteriyor.-Hurley kurtarma gemisinden insanları gözetlerken yakalanıyor.-Bazı kazazedeler Diğerlerinin Köyü’ne (Others’ Village) gidiyor ve bazı sesleri fark ediyorlar. Kate seslerin Juliet’in evinden geldiğini anlıyor ve kontrol etmek için içeri giriyor. Seslerin bir gardroptan (ya da ona benzer bir şey) geldiğini fark ediyor ve dolabın içinde Hurley’i buluyor.-Locke ve Sayid, yeni ziyaretçilerin kim oldukları hakkında daha fazla bilgi edinmenin en iyi ne olduğu konusunda tartışıyorlar.-Charlotte, bottakilerin karargahına dönmek için bota dönecek.-Sayid Charlotte ile gitmek istiyor, ama Locke ona Benjamin’e güvenmesini söylüyor. Onun botta bir ajanı var.-Bir İtalyan işadamı olan Dante’yi bu bölümde izleyeceğiz. 40′lı yaşlarda, ve küçük yarışlarını getirdiği eğlenceyi biliyor. Samimi, dost canlısı fakat bir sırrı var.-Aynı zamanda bu bölümde 30 yaşlarında kadın bir çevirmeni izleyeceğiz. Üniversitede çalışıyor ve Fransızca’dan İngilizce’ye çevirmenlik yapıyor.
Bölüm Hakkında Söylentiler:
-Benjamin’in ajanı Michael Dawson.-Regina (Zoe Bell) gemide olabilir.


Bölüm 4: The Eggtown (Kate odaklı flash-forward)

Yayın Tarihi: 21 Şubat 2008, 21.00

Bölüm Bilgileri:
-Bu Kate’in Los Angeles’taki mahkemesini anlatan bir flashforward bölümü. Kate siyah bir Lincoln Town marka aracın içinde bir police memuru ve motorsikletli memurlar ile mahkemenin olacağı yere varır. İçlerinde gazeteciler ve TV habercileri de(Sahnede Kanal 6 ve 19′a ait kamyonlar var) olan bir grup insan beklemektedir. İnsanlar, Kate mahkeme salonuna girerken, “katil” diye bağırmakta ve onu yuhalamaktadır.-Kate, içinde cinayet, saldırı ve silah suçlarını içeren suç listesine karşın suçsuzluk için yalvarmaktadır.-Yeraltındaki park alanında, gardiyan kulübesinin yakınlarında, temiz traşlı, deri ceketli bir Jack, Kate’in davasının özetini içeren bir kağıtla durmaktadır. Jack kahverengi bir pickuptan iner. Bazı sakarlıklar var ama bazı gülümsemeler de. Sonunda Jack, Kate’e sarı bir taksiye binmesini yardım eder ve taksinin gidişini izler.-Jack, Hurley ve Kate’i içeren ve Santa Rosa Mental Enstitüsü’nde geçen bir flashforward sahnesi var.-Bu bölümde bazı yeni karakterler göreceğiz (Muhtemelen konuk karakterler):*Susan: Kate’in mahkemesindeki avukatlardan biri.*Mark Forrester: Yakışıklı ve kendini beğenmiş, 40lı yaşlarda bir adam. Tartışmaktan korkmayan ve bir şirket satışı ihalesi için pozisyonunu riske edebilecek biri.*Meliisa Waters: Çekici, kendine güvenen ve aşılması zor, 40lı yaşlarda bir işkadını. Erkeklerin dünyasında güçlü bir kadın ve yüksek değerli bir şirket satışı ihalesi için başka bir çalışanla yarış halinde.*Arthur Galzethron: 60 yaşlarında bir şirket başkanı. Adil biri.-Galzethron’un, Widmore ile bir işi yok. Mark ve Melissa birbirleriyle (ya da bölümün yıldızıyla) Galzethron’un şirketiyle ilgili bir ihalede yarışıyorlar


Bölüm 5: The Constant (Desmond Odaklı Flashback)

Yayın Tarihi: 28 Şubat 2008, 21.00

Bölüm Bilgileri:
-1997 yılı civarında Desmond İskoçya kraliyetine katılışını anlatıyor.-Desmond’ın hapishane hikayesini öğrenebiliriz.-Adada bir karakter ölüyor.-Bu bölümde Ray, adında bir psikiyatr göreceğiz. 40lı-50li yaşlarda, soğuk, profesyonel görünüşlü, bir işi yapmak için ne gerekiyorsa yapabilecek biri. Muhtemelen konuk oyuncu.-Bu bölümde Alfred adında, 40-50 yaşlarında bir İngiliz var. Baskı altında sakin. Sosyetedeki yerini biliyor ve yüksek sınıflara geçmek için kimlerle takılması gerektiğini farkında.-Ayrıca Bannerman adında, çok zeki ve 40lı yaşların ortasında bir teknisyeni izleyeceğiz. Narcoleptik ve bir anda uykuya dalabiliyor. Fakat önemli bir bilgiyi saklıyor.-Ayrıca Billy adında 20 yaşında bir İngiliz genci göreceğiz. İyi bir insan ve uysal ibi görünüyor ama hırçınlaşması uzun sürmüyor.-Bu bölümde Folay, Larson ve Keamy adlarında kişileri de izleyeceğiz. Uzun geldi çeviremedim. Muhtemelen konuk oyuncular.
Bölüm 6: The Other Woman (Juliet Odaklı Flasback)Yayın Tarihi: 6 Mart 2008, 21.00

Bölüm Bilgileri:
-Bu bölümde üç ölü karakter flashbacklerle göre dönecek: Goodwin, Ethan, Tom.-Charlotte, Juliet ve Faraday’ı içeren bir sahne var.-Mittelos Bioscience, Diğerleri’nin (Others) gerçek dünyada kullandıkları paravan bi şirket. Mittelos aynı zamanda “Lost Time” (Kayıp Zaman)’ın anagramı.-Diğerleri dışarı dünyaya gidip gelebiliyorlar. Denizaltı, diğerlerinin adanın dışındaki dünyaya gitmesini sağlayan şeylerin sadece bir parçası. Dizide adadaki zaman kavramı ve diğerlerinin nasıl yolculuk ettiği açıklanacak.-Bu bölümde Chandley Price, adında uzman bir terapisti izleyeceğiz. Sade güzelliği olan bir bayan. Lider tipli.


Bölüm 7: Ji-Yeon (Sun ve Jin odaklı flash-forward)

Yayın Tarihi: 13 Mart 2008, 21.00

Bölüm Bilgileri:-Bu Sun ve Jin’in Kore’de bebekleriyle bir aile olarak yaşadıklarını anlatan bir flash-forward bölümü.-Jin, büyük bir panda oyuncağı almak için oyuncak dükkanına girer. Elinde dev gibi bir oyuncak pandayla dışarı çıkar. Biri küçük bir motosikletle hızla geçerek ona çarpıp, elindeki telefonu yere düşürünce oyuncağı bir taksiye sokmak üzeredir. Telefonu almak için eğildiğinde taksi içinde başka biriyle hızla hareket eder. Jin, taksinin arkasından koşar, sinirler bağırır ama yararı olmaz. Lanet okuyarak, yerdeki telefonunu parçalar.-Bu sırada, Sun bir cenazeye katılır.-Hurley ve Sun’ı içeren ve otelde geçen bir sahneyi bu bölümde göreceğiz.-Regina, bu bölümde bir anda karşımıza çıkacak.-Bu bölümün gerçekten şok bir sonu olacak.-Bu bölümde Huston, adında 50 yaşlarında bir adamı izleyeceğiz. Otorite sahibi ve karşısına çıkmak istemeyeceğiniz biri. Yapması gereken bir iş var ve bu işin olmaması için yoluna hiç bir engelin çıkmasına izin vermiyor- işçilerinin ölmesini bile umursamıyor.-Bu bölümde ayrıca 30lu yaşların başlarında, Koreli bir doktor izleyeceğiz. Profesyonel ve kriz anlarında sakin kalabiliyor.-Ayrıca, Koreli bir mağaza elemanı göreceğiz. Tatlı biri, müşteriyi memnun edip malı satmak için istekli, stres altında sakin, zor müşterilerle anlaşmasını biliyor.

I-POT Nano Pembe


I-Pot Nano, serisine sevgililer günü şerefine yeni bir renk katılmış. Ama renk gerçekten çok güzel. Sadece teknolojik değil aynı zamanda havalıyız da :) Benimki eski kaldı bunların yanında artık. Eskisini getir yenisinden al kampanyaları da varmış acaba bu pembeye mi göz diksem diye düşünüyorum şimdi:)

21 Ocak 2008 Pazartesi

Vizyondan Yeniler ( Çocuk, Ulak, Hairspray)

Sinemaya gitmek için seçtiğim birkaç film vardı, şimdi üzerine yenileri de ekleniyor. Seyretme listem için seçtiklerime devam ediyorum. Bunlar yeni seçimlerim.

ÇOCUK

İlk olarak tatil geliyor yiğenlerimi götürebileceğim "Çocuk" filmi'ni seçtim. BaBam ve Oğlum'da oynayan küçük afacan Ege'nin ve Hayko Cepkin'in de rol aldığı bu film, sitesi ve fragmanlarından güzel bir yapım gibi görünüyor. Umarım çocuklar için, özellikle görsel olarak güzel çekimler yapılmıştır. Film 25 Ocak'ta gösterime giriyor.


Yönetmenliğini “Polis” filmiyle tanıdığımız Onur Ünlü’nün yaptığı, başrollerini Tuba Ünsal, Babam ve Oğlum filminin çocuk yıldızı? Ege Tanman ve rock müzik dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Hayko Cepkin'in üstlendiği Çocuk adlı filmin, Türkiye'nin ilk fantastik çocuk filmi olduğunu da hatırlatalım.
Küçük yaşta kaçırılıp bir hırsız çetesinin eline düşen “çocuk” adlı kahranımızın, çocuklardan nefret eden fakat özel bir tv kanalında çocuk programı sunan “Rüya” ile tanışmasıyla, ikisi birden içinden çıkılmaz bir maceraya dalarlar. Çocuk kahramanımız hırsızlık çetesi içerisinde en başarılı hırsızlardan bir tanesidir. Hırsızlık yapmasının sebebi ise, her 30.000 Ytl lik hırsızlık yaptığında çeteden bir çocuğun ailesine iade edilmesidir.
Rüya’nın çalıştığı tv kanalının sahibi ise çocukluğunu mutsuz geçirdiği için tüm çocukların mutsuz olmasını isteyip, çocukların hayal kurmalarının önüne geçmek için sihirli bir melodi yayan esrarengiz bir kutu yaptıran “İsfandiyar”dir. Alıntı: Sinema

ULAK


Ve merakla beklediğim bir film daha. Ulak ,oyuncu kadrosu ve fragmanından izlediğim kadarıyla çok meraklandım. Yetkin Dikinciler tiyatroda ve sinemada en beğendiğim oyunculardandır. Sanırım bu filmde kötü bir rolde, performansını çok merak ediyorum. Kadronun tamamı iyi zaten (Çetin Tekindor, Hümeyra) aslında bu kadroya Çağan Irmak kadrosu da diyebiliriz. 25 Ocak'ta vizyona giriyor, ilk gün mü seyretsem acaba? Bazı filmleri ilk gün seyretmek çok keyifli oluyor daha kimse yorum yapmadan seyredip rahata eriyorum:) Filmin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.



"Emmi ! Ulağa haber et kopsun da gelsin hemen, yetti emmi yetti gari"



"Zamansız ve mekânsız bir öykü… Düzeni yekten bozulmuş bir köye, köy köy dolaşan bir seyyahın, Zekeriya’nın gelişiyle ve beraberinde getirdiği sırlarla başlar film. Zekeriya ile gelen sırlar köye, geri dönülmez bir değişim yaşatacaktır. Filme adını veren “Ulak İbrahim”, ocak ayında seyirciye yüzünü gösterecek ve tüm sırlar su yüzüne çıkacak…" Alıntı :Avşar Film Basın Bülteni

HAİRSPRAY

Bu film de eğlencelik , dans ve komedi ağırlıklı Hairspray'in başrolünde kadın kılığında John Travolta oynamakta. Onu bu tombiş haliyele dans ederken seyretmek keyifli olacak sanırım. Film artık gösterimde, hemen seyredilebilinir.



"John Waters’ın 1988 yapımı klasik kült filmi ve Tony Ödüllü ünlü Broadway müzikalinden uyarlanan Hairspray’de Edna Turnblad rolünde John Travolta, Motorçeneli Maybelle rolünde Queen Latifah, Velma Von Tussle rolünde Michelle Pfeiffer, Edna’nın kocası Wilbur Turnblad rolünde Christopher Walken rol alıyor. Filmin parıldayan kadrosunun genç ayağında ise Link Larkin rolünde Zac Efron, Amber Von Tussle rolünde Brittany Snow, Penny Pingleton rolünde Amanda Bynes, Corny Collins rolünde James Marsden, Seaweed rolünde Elijah Kelley, Prudy Pingleton rolünde Allison Janney ve Tracy Turnblad olarak başrolde, 17 yaşındaki yeni keşif Nikki Blonsky var.
Yerinde duramayan obez genç kız Tracy, sonunda televizyondaki bir dans programına kapağı atınca, birden müthiş bir popülerlik yakalar ve rakip dansçı (anne-babasını Sonny Bono ve Debbie Harry oyunuyor) Amber'ın garezinin hedefi olur. Zencilerin maruz kaldığı davranışları gördüğünde ise, programda süregelen ayrımcılığın sona erdirilmesi için eylemlere kalkışır. Yönetmenin kendisinin de rol aldığı bu eğlenceli ve renkli film, iki farklı rolü birden üstlenen Divine'ın ölmeden önce oynadığı son film oldu.
Halinden memnun tombiş bir genç olan Tracy Turnblad, bir televizyonda yayınlanan dans yarışmasına katılmaya hak kazanınca Baltmore’u çalkalayan müzik ve eğlence dolu bir macera da başlamış olur. Tracy’nin kendisi gibi etine dolgun annesi rolünde John Travolta, babası rolünde ise Christopher Walken rol alıyor."Alıntı: Sinema

18 Ocak 2008 Cuma

Tuluyhan Uğurlu - Konser


Bu adamı tanıyormusunuz? Hepinizin az çok kendisinden müziğinden haberdar olduğunuza eminim. Aslında birçok tınısını duyuyor belkide onun Tuluyhan Uğurlu olduğunu bilmiyorsunuz. Klasik müzik, piyano dinletisi kaç kişinin ilgisini çekmekte bu ülkede orası belli. Ama Tuluyhan Bey'in konserine bir kez gitttiğinizde bir daha gitmeyi kesin isteyeceksiniz. Ben birçok konserinde bulundum ve kendisiyle tanışma fırsatına erişmiş şanslı kişilerden biriyim. Arkadaşlarımı da konserlerine götürdüm ve hiç klasik jazz gibi müzikleri dinlemeyen arkadaşlarım onun müziğini sevdi. İşte, onun konserlerinde başka bir atmosfer var. Onu canlı canlı dinlemeniz gerek, piyanosuyla nasıl derleştiğini, nasıl hüzünlenip coştuğunu, nasıl sevgiliye şakıdığını görmelisiniz. Koltuklarınızda bu iniş çıkışlarla sizde heyecanla finali bekliyorsunuz. Sonra bir alkış, bir alkış daha ve bir sanatçının yani gerçek bir sanatçının, sahnede en büyük hazzı aldığı an, resimde de gördüğünüz gibi eğilip sadece alkışın tınısına teslim olduğu an.
Sirkeci Garı tarihi bekleme salonu bir piyano dinletisi için çok güzel bir mekan. Bu konseri bence kaçırmamalısınız. Tuluyhan Uğurlu, konser mekanları olarak hep böyle tarihi ve ilginç yerleri seçmiştir. Beyazıd'da Zaman albümünün dinletisinde Beyazıd Kütüphanesi'nin tarihi salonunda, Çırağan Sarayı'n da ,Sirkeci Garı'n da, Arkeoloji Müzesi'nin bahçesinde, Kapalı Çarşı'nın tarihi atmosferinde, Nemrut'un en tepesine piyanosuyla birlikte çıkıp güneşin batışında konser vermiştir. Birde Cemal Reşit Rey senfoni Orkestrası ve Kültür Bakanlığı Mehter Takımı ile verdiği bir konser var ki kaçıranlar bence çok şeyden mahrum kaldılar. Tulyhan Uğurlu konserlerindeki slayt gösterileri de müziğiyle anlattığı tüm hikayeye bir bütünlük vermektedir. Bu rüyayı bir kez de sizlerin görmenizi isterim. Benden söylemesi.
Tuluyhan Uğurlu web sitesi için burdan tuluyhanugurlu.com ve bide burdan burdan buyrun tulyhanuğurlu.net

Konser Bülteni

Tuluyhan Uğurlu'nun Piyanosu ve Görüntülerle
UZAYIN DERİNLİKLERİNE YOLCULUKLAR
Tuluyhan Uğurlu, insanın uzaya çıkışının 50. yılında piyanosu ile seyircisini fantastik bir yolculuğa davet ediyor. Uğurlu, görüntülerle renklenen UZAYIN DERİNLİKLERİNE YOLCULUKLAR isimli konserini uzayda yaşamını kaybeden bilim adamı ve astronotlara ithaf ediyor.

Konserin bölümleri şöyle:
Kâinatta Yalnızsak Eğer Bu Gök Bu Yıldızlar Niye
Saf Siyahın Erişilmez Aydınlığı
Hiçbir Şey Ölmez Her Şey Yaşar
Renk Uçar Bir Solukta
Yaratıcı Ruhların Parladığı Anlar
Uzayda Yaşamını Kaybedenlere
Gözlerini Kapat Gönül Gözünle Kâinata Bak
Uzayın Derinliklerine Yolculuklar
Tuluyhan Uğurlu Piyano Dinletisi
26 Ocak 2008 Cumartesi 17.00 ve 20.30
Sirkeci Garı Tarihi Bekleme Salonu

Konuklarımız konser öncesi ve arada çeşitli ikramlarla ağırlanacaklardır. "

Biletler
1. Kategori 45,00 YTL
2. Kategori 34,00 YTL
3. Kategori 17,50 YTL
Bilet almak için buraya tıklayınız


Tulyhan Uğurlu'nun İstanbul dışında önümüzdeki hafta bir de Bursa' da konseri var. Haberiniz olsun.


Bu eserini bir çoğunuzun duyduğuna eminim.


17 Ocak 2008 Perşembe

Mory Kante - ye'ke ye'ke

Sene 1987 , bir Afrikalı ye'ke ye'ke diye tüm dünyayı salladı. Ben daha 10 yaşındaydım ama bugün olduğu gibi tüm müzik haberlerini takip etme huyum o dönemlerde başlamıştı. İlk albüm elime geldiğinde bu parçayı ilk dinleyenlerden biriydik. Ofra Haza'nın(Im Nin'Alu ) ve Mory Kante'nin şarkılarını dinlemiş ye'ke ye'ke ye bayılmıştım. Galiba yaşlanıyorum artık, eskileri hatırladığıma göre :))
Mory Kante kendi tarzı, özgün Afrika dansları, farklı müzik aletleriyle o dönem çok konuşulmuştu. Tüm dünya çılgınlar gibi bu parçayla coşuyordu. O yaşta bunları nerden biliyorum?Dergilerden ve TV'den çünkü o zamanlar takip edilecek çok müzik programı ve dergisi yoktu. Bende biraz merklı, o zamanlar bunlara meraklı olmamın faydasını iş hayatında çok gördüm. Senin yaşın yetmez şu tarihte şöle olmuştu diyenlere hepsini bildiğimi gösterirdim. Eh ne kadar bilirsen bil müzik dünyası büyük bir deniz herşeyi bilmek mümkün değil. Ama güzeli herkes bilir.
Mory Kante kendi dilinde söylediği bu parçayla herkesi etkileyebilmişti. (İlla ingilizce söyleme takıntısı olanlara önemli bir örnektir. Müziğin dili yoktur ne dilde söylerseniz söyleyin müzik diliniz yüksekse herkes peşinizden gelir.)
Bunlar aklıma gelince bir bakayım dedim Mory Knate şimdi ne yapıyor? diye. Afrika müziğine devam ediyor. Hala beyaz giymeyi seviyor. Elinde hala o ilginç Afrika çalgısıyla yoluna devam ediyor. Tek farkı tatlı bir amca olmuş artık. Sitesinden haberlerine bakabilirisiniz.
Bu parça çok güzelmiş, dinlemeyi özlemişim.




Bu da Ofra Haza, videosu

15 Ocak 2008 Salı

Kenter Tiyatrosu Kampanyası


Kenter Tiyatrosu üç yeni oyunu ve ilk kez uygulanan bilet sistemiyle yeni yıla giriş yaptı. ÜÇ OYUN BİR BİLET – İKİ OYUN BİRARADA - NE ÖDEYEBİLİRSEN olarak tanımlanan bu uygulamada 25 YTL'ye sergilenen oyunları( bir oyun fiyatı), 30 YTL ödeyerek üç yeni oyun seyredebilirsiniz.“Kuyruk” ve “Açık Denizde” adlı oyunlar, aynı gün içinde birbirini izleyen matineler halinde oynanacakmış.Aynı oyunlar, ayda bir kez seyircinin ödeyebileceği herhangi bir ücretle izlenebilecekmiş. Değişik bir seyirci çekme ve seyirci mutlu etme kapmanyası olmuş.

Bu üç yeni oyun,John Buchan’ın yazdığı romandan Patrick Barlow’un uyarladığı, ünlü Hitchcock filmi 39 Basamak, Israel Horowitz’in absurd komedisi Kuyruk ve absurd komedi yazarı Slawomir Mrozek’ten Açık Denizde


Kenter TiyatrosuHalaskargazi Cad. No:35 Harbiye - Sisli, Istanbul

USB Tasarımları

Teknolojiyi de kokoşluğumuza uydurduk. Artık hem asortik hem sevimli usb'ler var ama birazcık pahalılar :). Ben en çok kalpli olanı beğendim. (sevgi deposu) :))



İştahlılar ve kolikler için


Bu çok komikmiş :) Kafadan kaptırmış:)


Film Zamanı

Bu sezon sinemaya henüz gitmedim. Gitmem gereken bir sürü film var , yeni gelecek olan filmleri de görünce kesin bir sinema programı yapmalıyım artık. 2008' den taze filmler seçtim, işte sıcak sıcak vizyona giren ve girecek olan filimlerden bazıları.

İlk film adamım Johnny Deep'in Sweneey Todd :The Demon Barber of Fleet Street. Adamım Johnny katil berber rolünde, her rolde yakışırmış :). Tarafsız olmam beklenemez herhalde. Film gerilim olması yanında müzikal bir tat içeriyor. Fragmanda müzkleri duyunca ilginizi çekebilir, yani benimkini hemen çekti. Filmin fragmanı için buraya tıklayınız.



Tür :Gerilim / Müzikal/ Suç
Gösterim Tarihi : 25 Ocak 2008
Yönetmen :Tim Burton
Senaryo :John Logan, Stephen Sondheim, Hugh Wheeler
Oyuncular :Johnny Depp, Sacha Baron Cohen, Helena Bonham Carter, Alan Rickman, Timothy Spall, Jayne Wisener, Jamie Campbell Bower
Müzik :Stephen Sondheim

"Sondheim'ın, Christopher Bond’un oyununa dayanan Hugh Wheeler kitabından yola çıkarak müziklerini ve şarkı sözlerini yazdığı orijinal 'Sweeney Todd', 1979 yılında Broadway’de gösterime girdi ve 8 dalda Tony Ödülü kazandı. Bunlardan biri de En İyi Müzik dalındaydı. Gösterinin komedi, drama ve korku unsurları Sondheim'ın film müziğini andıran çalışmalarıyla bütünlendi"

Diğer film geçen hafta gösterime giren bir Emir Kustarica filmi, hem hikayenin işlenişini hemde müziklerini merak ediyorum. Ve Emir Kustarica'nın seyretmeye değer bir film yaptığını düşünüyorum. Fragman için '>buraya tıklayınız.

Bana Söz Ver (Promets Moi - Zavet )
Tür: Dram
Gösterim Tarihi : 11 Ocak 2008
Yönetmen: Emir Kusturica
Senaryo:Emir Kusturica
Oyuncular: Uros Milovanovic, Marija Petronijevic, Miki Manojlovic, Aleksandar Bercek, Ljiljana Blagojevic

"Tsane, dedesi ve inekleri Cvetka ile bir tepede yaşamaktadır. Bir gün dedesi ölmek üzere olduğunu söyler, Tsane’a Cvetka’yı satması için söz verdirir. Tsane, eline geçen parayla kutsal bir heykelcik alacak ve en önemlisi eve bir gelin ile dönecektir. Tsane, ilk sözünü yerine getirir, fakat dedesi ölmeden bir eş bulabilecek midir? Tam bu sırada, okula her zamanki gibi geç kalan Jasna ile karşılaşır.Kusturica'nın renkli ve tempolu filmlerinden bir yenisi olan Bana Söz Ver, eğlenceli, komik, romantik ve şiirsel bir hikaye."

Ve Son Ders, bu filmi de Ferhan Abimizin performansını merak ettiğimden gideceğim. Genelde okul filmlerini pek sevmem ama bakalım son dersimiz neymiş.




SON DERS
Tür : Dram/ Komedi

Gösterim Tarihi : 8 Şubat 2008

Yönetmen: M. Uğur Yağcıoğlu, Iraz Okumuş

Senaryo: M. Uğur Yağcıoğlu
Oyuncular: Ferhan Şensoy, Ece Uslu, Kaan Urgancıoğlu, Durul Bazan, Ekin Türkmen, Ege Aydan, Dost Elver, Engin Hepileri, Birce Akalay, Burak Sarımola, Aylin Kontente, Neriman Uğur, Ali Yaylı, Burcu Okutulmuş
Görüntü: Colin Mounier, Ulaş ZeybekMüzikEmrah Anul, Tolga Suntel
“Yurt dışından gelen bir Türk öğretim görevlisinin üniversiteli gençlere öğretecekleri, okuldaki müfredatla sınırlı kalmayacaktır. Oysa iddiasızdır bu yeni hoca; “İlk dersimiz kimsenin buradan alınacak derse ihtiyacı olmadığı”diye başlar. Ancak öğrencilerin ve özellikle de bir tanesinin onu fark etmesi ile bambaşka bir dünya açılır önlerinde. Saffet Hoca’nın, geçmişinin açığa çıkmasıyla birlikte üniversite öğrencisi Ulaş ile hayatı garip bir şekilde kesişir.

11 Ocak 2008 Cuma

Tasarım Oscarı Sahibi Designnobis

VOLITAN

Dr. Hakan Gürsu ve Sözüm Doğan, IDA 2007 Uluslararası Tasarım Yarışmasında Tekne Tasarımı alt kategorisi ve Ulaşım ana kategorisinde 1. olmuş ama bizler ve bizleri yönetenler tarafından yeterli alkışı alamamış tasarımcılarımız. Kendilerine bu 1.liği kazandıran çevreci tasarım Volitan . Sitelerini gezdiğinizde daha birçok ödüllü tasarımlarını görebilirsiniz. Sesleri çok duyulmamış olsa da ülkemde güzel işler yapan, hayal kurup onu canlandıranlar olduğunu bilmek güzel. Bu ödülleri almayı hakketmiş Dessignobis ekibine bir alkış da bizden olsun. Volitan gibi çevreci tasarımların bol olduğu bir dünyada yaşamamızı diliyorum.

Ayrıca Dessignobis 'in bir de bloğu var, oradaki tasarımlara da bakmanızı tavsiye ederim.

Diğer ödülü tasarımları görmek için buraya bakabilirisiniz.








Volitan tanıtım videosu

Aşure


Tarik-i Tabhı

Matûbü’l-miktar kabuğu çıkmış buğdayı ba’det- tathir tencere içine koyup bolca su ile bir taşım kaynatıp altına kömür tozu döküp az ateş ile beş-on saat terk ettikten sonra yine altına odun yakıp kaynadıkça içine kaynamış fasulye ve bakla ve pirinç her ne murat olunur ise ilave ve tatlı olacak miktarı asel veya şeker koyup bir taşım dahi kaynatıp indireler.Eğer pek koyu olur ise bir miktar sıcak su ile alıştırıp tabaklara vaz birle üzerine kavrulmuş badem ezip tenavül buyrula.Âdisi budur. Alıntı

Yukarıdaki aşure tarifini anlamadıyanız buraya bakabilirsiniz. Bereket aşı olarak anılan aşure tatlısını yeme zamanımız geldi. HZ. Nuh'un, gemisinde bulunan tahılları karıştırarak aş yapıp yemelerinin bir öyküsü Aşure. Bizler de her yıl bu öykünün bir provasını yapıyoruz. Rolüm neyse onu hakkıyla yaparım, 19 Ocak Cumartesi günü Aşure yemeye doymak istiyorum. Az konuşup çok yemek lazım :)

8 Ocak 2008 Salı

Abidin Dino - Bir Dünya


Sakıp Sabancı müzesi yine güzel bir sergiye ev sahipliği yapmakta. Benim en sevdiğim ressam,karikatürist, illüstratör, dekoratör, sinemacı, tiyatrocu ve yazar Abidin Dino’ nun eserlerinin yer aldığı Bir Dünya sergisi. Abidin Dino olur da gitmem mi? gideceğim ondan sonra uzun uzun anlatırım. Şimdi sadece bir kaç bilgi ile geçiyorum. İlgilenenler için sergi 27 Ocak tarihine kadar gezilebilir.

Sergide yer alan yapıtlarının bazıları için buraya bakabilirsiniz. Birçok konferansa katılma fırsatınız olabilir. Çocuklarınız için, randevu aldığınız taktirde katılabileceğiniz çocuk çizgilerinden bir dünya etkinlikleri var.

Müze ziyaret saatleri :
Salı, Perşembe, Cuma, Pazar : 10.00-18.00
Çarşamba : 10.00-22.00
Cumartesi : 10.00-19.00 Pazar kapalı.

Müze Giriş Ücretleri: Tam : 10 YTL İndirimli : 3 YTL Grup İndirimli : 7 YTL

Ulaşım için krokiye bakınız.

7 Ocak 2008 Pazartesi

Karsambaç - Dondurma


Herkes sever herhalde dondurmayı, ben bayılırım, kar kış yerim. Dondurmayı herkes yer de Karsambaç yediniz mi hiç? Dondurmanın dondurma olmadan önceki hali :) Mersin'e gittiğimde, bir ara sokakta yazın ortasında ,küçük bir el arabasında Karsambaç satıldığını görmüştüm. Daha önce ne olduğunu okuduğum ama neye benziyor diye merak ettiğim bir şeyi daha tatmıştım. Bence çok güzeldi. Karsambaç karın temiz iç bölümlerinden toplanıp meyva şurupları ( bildiğimiz şuruplar değil gerçek meyva özlerinden) ileve edilerek yenilen soğuk bir tat. Buzun tıraşlanması ilede yapılıyormuş ve genellikle güney illerimizde yapılırmış. Mersin'e giderseniz ara sokaklardaki satıcılara muhakkak bakın, biri muhakkak karsambaç diye bağıracaktır.

Bunlar nerden kalıma geldi ? Dün Mado' da otururken menünün ilk sayfasında Karsambaç hikayesinin yazılı olduğunu gördüm. Çok öncede okumuştum bu yazıyı, siz de menüye dikkatli bakın. Dondurma dondurma olmadan önce nasıl Karsambaçmış :) hikayesi uzun uzun anlatılmış.


Gucci Envy ME


Sonunda ısmarladığım parfümüm geldi. Sevil parfümeri'nin internet sitesi Derinmor' dan ilk kez alışveriş yaptım. Çok güzel bir hediye seti aldım. Parfümümün vücut losyonu ile birlikte 3ml'lik bir gece çantamda taşıyabilmek için minik bir şişe parfümünde olduğu set. Sevil Parfümeri'nin yılbaşı hediye setlerine bakmanızı tavsiye ederim. Sizin parfümünüzün de güzel bir seti olabilir. Ben vücut losyonunu daha önce bulamamıştım bu sette görünce çok sevindim mesela :)
Hediye setlerine bakmak için buraya göz atın.

4 Ocak 2008 Cuma

ENBE ORKESTRASI


Nedir bu Enbe Orkestrası? Ve nedir bu isim ? Enbe ismi kurucularının ilk harflerinin birleşmesiymiş:) Bana çok komik geldi daha manalı birşey olsaymış. Hem söyleniş açısından güzel değil hemde anlamı mühim değil. İsimler önemli tabi ama müzik daha önemli. Özel törenler,düğünler ve toplantılarda sahne alan bir orkestra ünlü isimlerle de çalışarak yaptığı bir albüm çalışması ile isimlerini duyurdular. Youtube üzerinden Aslı Güngör'ün söylediği Kalp Kalbe Karşı isimli parça ile tanındılar. Artık internet üzerinden ünlü oldun mu korkmayacaksın. Bu albümünde lokomotifi bu parça oldu. Bütün parçaları dinlemedim açıkçası ama bir parçayı duyunca dikkatimi çekti baktım Enbe Orkesrası çıktı. İlgimi çekme nedenini de sonra anladım sözler Sezen Aksu. Onun kelimeleri o kadar tanıdık ki hemen kulak kabarttım. Dinlemeyenler için klibini koyuyorum.

ANASAYFA için buraya

3 Ocak 2008 Perşembe

Mis Gibi Kokmak İçin



Parfüm vazgeçemediğim güzel bir ayrıntı. Kokoş olmanın ilk şartı kokunuz :) Parfüm almak için girdiğim dükkanlarda parfümlerin kokularından çok şişelerine hayran kalıyorum. Bir sürü de yeni parfüm çıkmış ama ben ne yaptım gittim kendi parfümümün üstelik setini aldım. Çünkü ben birçok kokuyu kullanamıyorum olsun ben parfümümü çok seviyorum zaten :) Birde farkettim ki ilk olarak pembe şişeli parfümlere bakıyorum ve kullandıklarımın çoğu da öyleydi.:) Ama hafif çiçek kokuları genelde pembe şişlerde oluyor ondan yani. Bir parfüm daha beğendim sanırım bir ara onu da alıcam ,aşağıda resmi olanlardan bir pembe şişeli parfüm :)

Bunlar da baktığım güzel şişeli parfümlerden bazıları,







Bu parfümlerle ilgili bilgi için Derinmor sitesine bakabilirsiniz.

2 Ocak 2008 Çarşamba

Cumalıkızık , Gölyazı ve Gezi Keyfi


2007'nin son gezip tozması Cumalıkızık ve Gölyazı'ya kısmet oldu. Çok eğlenceli bir pazar geçirdim emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sabah 05.00'dan akşam 23.00 civarına kadar dopdolu bir gün geçirdim. Yılbaşı gününe yorgun ama mutlu olarak girmiş oldum. Biraz da ses kısıklığı problemiyle :) Benim işim değil şarkı söylemek ben söyleyenlere kartımı uzatmalıyım :)) Malesef Gezi Keyfi grubunda benim gibi söyleyemeyenler daha kıymetli olduğundan bende bilemediğim tüm şarkıları arkadaşlarla birlikte söyleyemeyerek çok eğlendim. Yaptım ve pişman değilim. Bizi dinleyenlere de Allah bir sabır verdi demek ki derdi veren dermanını da veriyor.Bu geziyle ilgili neler yaptığımı yazmak istiyordum ama arkadaşım Ulaş foruma o kadar güzel yazmış ki onun yazısını buraya akataracağım sanırım. Kalemine sağlık Ulaş. Ben Ulaş'ın atladığı bir eğlencemizi de hatırlatmak istiyorum. Feribotta oynadığımız oyun çok eğlenceliydi. Diğer seyahat edenlerin bize bakışları ve gülüşleri de öyle :)) Çocuklar gibi şendik terimi bu gezi ve Gezi Keyfi dostları için söylenecek bir yakıştırmadır, bende yakıştırdım gitti.

Ulaş'ın gözünden gönlünden Gezi hikayemizin başlıkları;
"Uzun zamandır, sessız sakın bir zamanda cumalıkızıkda olmak ıstiyordum..Fahrı den bekledigim mail gelince direk saadetle adımızı yazdırdık..aracın kalkıs saatlerini bile görmedi gözümüz..ancak buluşma zamanı gelince; fahri yi sevgi ile andık..(kulakların epey cınlamıştır bence).. vukuatlı bir sabah yolculugundan sonra buluşma yerımıze (6 incirli) vardık..Yanlız olmadıgımızı anlayıp hemen gevsedık tabi...toparlaya toparlaya arkadaşları , ayakta kalacaksınız tehditlerine aldırmadan arka beşliye de yerleserek, kıkırdamaya başladık bile...biz gittik yolcu aldık, yolcu aldık biz gittik... “dost degıl dost degıl ,dost gorunur felegım,yaralı yaralıdır yare yaralı yuregım ..urfalı sevmıs dogrudur güzelim...” diye diye nida nın kulagının dibinde cumalıkızıga vardık..çil yavruları gibi dagılıp cumalıkızık sokaklarını arsınladık..geleneksel maxımum calısmalarımızın dekoru bu sefer tarihi bir evdi..Muhittin beyde bize eşlik etti bu noktada..yusuf, efla ve ben bayagı bi cırpındık tabii...ama sonunda basarıya ulaştık..kımı arkadaslarımız konaklarda cay kahve yudumlarken biz saadetle cumalıkızık sokaklarını arsınladık..hava guneşli ve sokaklar sakin..sobalardan cıkan duman ve kokusu, tarihi evler; hosgeldınız diyen insanların güzel gülüşleri ile aracımıza ulaştık..istikamet Güzelyazı....ya burayada gelmeyeli epey zaman olmus. Yıne bize sokaklar gorundu ...hızlıca sokakları arsınladık cunku yemek zamanı yaklasmıstı.benım makınada film koptu bu arada..neyseki muhıttın bey ve vıldan abla ve eflada makınalar vardı...Aglayan cınarı da zıyaret ettıkden sonra , göl kenarında yemegımızı yedik..karnımızı ıyıce doyurdukdan sonra kısa bır yuruyus ve Nidanın evet hocam şimdi ne calıscaz diyerek saadeti sıkıştırması ile kendimizi halay –horon vs ıcerısınde bulduk.Bu sefer seyırcılerımızde boldu..Biz oynarken aracımızda bizi almaya geldi..bu arada maxımum calısmaları ve maskelı besler denemeleri ile (acemi arkadasları egitmeye adadım kendimi) yorulduk biraz..Fıldır fıldır gezmeye devam..yogun bi program.. sırada trilye var..yola koyulduk ve arka grupla aracda bulunanların kafalarını bi güzel şişirmeye basladık..dost degıl dost degıl, sordum sarı cıcege ve burhan ın dedıgı gibi kominist parcalarla gerekeni yaptık..şiir uydurma oyunu ilede bayagı eglendik.Beyin fırtınası ile enteresan dortlukler ortaya cıktı ama hepimiz balık hafızalı oldugumuzdan eserlerimizden hiçbiri aklımızda kalmadı...çevreye verdiğimiz şiir eziyetinden sonra kıvrak parcalarla oynamaya devam ettik...sonra tirilye –cay bahcesi ve bıraz yuruyus sohretler kahvesine varıs...baktık efla hanım zekı alasyayı koseye kıstırmıs fotolar cektırmıs..bizim kulagımız hala kahveye girmeden önceki tulum sesınde..neyse vakıt geldı gıdıyoruz komutunu fahrıden alınca kendımızı sokaya attık..tulum sesı hala gelıyor..ısıga kosar gıbı sesı takip edip tulumcuyu bulduk..tulumu duyan peşıne takılmıs biz hemen yerleşik düzene gecirdik ve horon kurduk...gule oynaya devam ederken aaa artık gıtmek lazım bekleyenlerımız var dıyerek horondan ayrıldık..gemlıkde zeytın alısverısınden sonra ferıbot faslı derken eve vardıgımda saat 23 ü geciyordu..."

Gezdiğim her yeri araştırırım bu sefer önceden araştıramamıştım şimdi bakındım işte burda bir kaç alıntı var.Sizlerde bakın ve gidip görün.
Gittim gördüm öğrendim :) Cumalıkızık taş evleri minicik dar sokakları ve hoşgeldiniz diyen teyzeleri ile çok sıcak bir yer. Orda mis gibi de bir çay içtim, çayı pek sevmem havasından mı bilinmez tadı çok güzel geldi.
Gölyazı'da göle karşı balık, sucuk mis gibiydi. Bu gezide iştahımda açıldı sanırım :) GÖl kıyısında yürüyüş ve muhabbet sonunda da halay horon efe karışımı potporisinden sonra tüm kurtlarımı sanırım orda bıraktım. Şimdi rahat rahat 2008 için yeni kurtlar biriktiriyorum.

Cumalıkızık:Osmanlıların Bursa'da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180'i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev ile Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze taşımaktadır.
Cumalıkızık yerleşiminin güneydoğusunda Uludağ eteklerindeki Ihlamurcu mevkiinde Bizans devrine ait bir kilise kalıntısı 1969 yılında tespit edilmiştir, Kilise kalıntısının yüzeyde rastlanan bazı mimari parçaları Bursa Arkeoloji Müzesi'nde saklanmaktadır. Bursa yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği kuruluşundan kısa zaman sonra bölgeye hakim olmayı başarmış, 1326 yılında Bursa'yı, 1331 yılında İznik'i fethederek yörede varlığını kesin olarak kabul ettirmiştir. Böylece Osmanlı halkının bu topraklara yerleşerek kentler ve köyler oluşturması sağlanmıştır. Cumalıkızık vakıf köyü olarak kurulmuştur ve bu özelliğini yerleşim dokusu konut mimarisi, yaşam biçimine yansıtmıştır.Uludağ'ın kuzeyindeki dik etekler ile vadilerin arasında sıkışıp kalan yöre köylerine bu konumlarından dolayı ''kızık'' adı verilmiştir. Köylerin birbirlerinden ayrılması için de dereye yakın olanına Derekızık, Fidye verene Fidyekızık ve Kızık köylerinden topluca gidilerek cuma namazı kılınan köye de Cumalıkızık adları verilmiştir.

Gölyazı : Çok önceleri, Marmara Denizi'nin güneyinde bulunan Odryses (Mustafakemalpaşa) Çayı, Bandırma'dan denize dökülürmüş. Bugünkü Apolyond (Ulubat) Gölü de bulunmuyormuş. Bu gölün olduğu yerde Apollonya Krallığı, Mustafakemalpaşa'nın bulunduğu yerde de Melde Krallığı bulunmaktaymış. Apollonya kralının çok güzel bir kızı varmış. Mustafakemalpaşa'da bulunan Melde Kralı, oğluna bu kızı istemiş. Ancak kızın gönlü olmadığı için varmamış bu prense. Kral, bir tepe üzerinde saray yaptırarak, orada saklamış kızını. Bunun üzerine kızan Melde Kralı: " Ben size öyle bir felaket vereyim de sizi su ile boğayım" demiş. Odryses (Mustafakemalpaşa) Çayı’nı Apollonya kentinin bulunduğu topraklara doğru çevirivermiş. Irmak, tüm Apollonya topraklarını sular altında bırakmış. Apollonya kenti ile, prensesin bulunduğu sarayın çevresi sularla çevrili birer ada olarak kalmış. Apolyond (Ulubat) Gölü de işte böyle oluşmuş.
Kışın gölün suyu 4 metrete kadar yükselir, yüzlerce dönüm arazi sular altında kalır ve beldede bulunan iki mahalleyi birbirine bağlayan köprünün altı su ile dolar. Böylece yazın kara ile birleşip bir yarımada olan belde kışın eşsiz güzellikte bir ada olmaktadır.
Alıntı: Gölyazı Belediyesi