28 Eylül 2007 Cuma

Hoşgeldin Kerem

Yaşamıma hoşgeldin Kerem,
Sen daha mermicek kadar küçükken bile seni seviyor ve gelişini bekliyordum. Bugün o beklediğim gün geldi ve sen yaşamıma hoşgeldin. Küçük yüreğin artık bizlerle birlikte atacak ve benim yüreğimde her zaman senin olan bir yer olacak. Seni henüz görmedim bile ama ne farkeder ki ben seni hep seveceğim. Bunu henüz anlayamazsın, sen görünürlerde yokken cihazlarla bile nokta kadar göründüğün resimlere bakarak seni seviyordum. Bunu koskoca ben bile anlayamıyorum , anneciğinin bedeninde oluştuğunu duyduğumda, doğduğunu öğrendiğimde neden ağladığımı? seni niye hep çok seveceğimi? bilmiyorum. Bildiğim tek şey nedenini bilmediğim için bu sevginin gerçek bir sevgi olduğunu bilmemdir.
Senin benden başka teyzen olamayacak, benim çılgınlıklarımı çekmek zorunda kalacaksın. Hatta büyüdüğünde arkadaşlarınla gezerken teyzeme raslamasam da beni kızların arasında sıkıştırıp öpmese falan diyeceksin. Ama benden kurtulamazsın öpücem. Eğer büyüdüğünde yanında olamazsam bilki her yerde seni öpmek için fırsat kolluyor olacağım. Çünkü sevgimi göstermek için en karşılıksız vereceğim hediyem bu. Merak etme diğer hediyeleri unutmam ben antremanlı bir teyzeyim.
Sen hayatımda çok özel bir yere sahip güzel dostum Berrin'ciğimin biricik oğlusun. Annen benim kıymetlim, artık sende öylesin. Annen benim hayatımdaki özel hediyelerden biridir, şimdi bana başka bir kıymetli yani seni getirdi.
Seni yaşamıma hediye eden Allah'a verdiği bu özel hediye için teşekkür ederim. Daima mutlu bir yüzün, merhametli bir kalbin, pırıltılı gözlerin olsun. Kaderine yüreğindeki masumiyet yol açsın , ışığın hep başının üzerinde seninle birlikte büyüsün ve aydınlansın.
Yaşamıma hoşgeldin Kerem, seni daima çok seveceğim.

Teyzen

27 Eylül 2007 Perşembe

JAMES DEAN Efsanesi


James Dean, kısa yaşamında sinema dünaysında efsane olmayı başarmış bir isim. Onun ölümünden yıllar sonra hala yeni hayranlar edinen, fan klupleri kurulan özel biri. Bu kadar kısa bir yaşama hem başarı sığdırmış hemde " hızlı yaşa genç öl" felsefesini benimsemiş. Hız tutkusu nedeniyle 30 Eylül 1955 yılında 24 yaşında vefat etti. 5 yıl gibi kısa bir sinema kariyerinde daha ilk filmiyle oscar adayı olmuş ve ölümünden sonra bile oscar adayı olarak gösterildi. Jim Stark karakteri o dönemin asi gençliğini simgelemiş onu sinemanın yeni idolu yapmıştı.
Bazı insanların bir ışığı var ve herkes büyük yıldız olabiliyor ama çok az isim efsaneleşiyor. Genç yaşta ve kariyerinin daha çok başında ölmüş olması belki onu efsaneleştirmiş olabilir. Ama o bu işe ilk başladığı zamanlarda bile herkesin dikkatini üstüne çekmeyi başarmış bir karakter ve resimlerine bir bakın böyle bakan bir adamın efsane olması normal değil mi? . Sinema dünyasının hırçın çocuğu ....James Dean'ı sevgiyle anıyorum.
Charlotte Martin'in güzel sesiyle James Dean filmlerinden sahneler.Wild Horses

26 Eylül 2007 Çarşamba

CeBIT Bilişim Eurasia 2007


CeBIT Bilişim Eurasia 2007, 2 Ekim'de başlıyor. Sektörün çok önemli firmalarını bir araya toplayan bu büyük organizasyon dolayısıyla ziyaretçisi en bol fuarların başında geliyor. Ben de şaşmadan ilk başladığından beri her yıl ziyaret ediyorum çünkü teknoloji karşısında boynumuz kıldan ince :)
Bu yıl fuarla ilgili bilgiler şöyle;
Fuar Tarihi : 2 Ekim 2007 Salı - 7 Ekim 2007 Pazar
Fuar Ziyaret Saatleri : 11:00 - 19:00
Fuar Biletleri : 20 YTL / gün (KDV Dahildir)Bir kişilik ve tek giriş içindir. 15 yaşından küçükler giremez.

CeBIT Bilişim Eurasia Avrasya bölgesinde, en iyi bilinen ve en büyük bilişim fuarıdır. Almanya'da düzenlenmekte olan CeBIT etkinliğinden sonra, tüm dünyada en büyük ikinci CeBIT etkinliğidir.
Bilişim dünyasında; donanım, yazılım ve hizmet sektöründe meydana gelen en son gelişmeler sergilenmektedir.
Güneydoğu Avrupa'da özellikle Balkanlar'da, Türkiye'de Orta Doğu'da, Orta Asya'da ve Karadeniz Bölgesi'nde bilişim pazarına veya işlerinde bilişim araçlarını kullananlara hitap eden katılımcı düzeyi en yüksek fuardır.
2007 yılında 20 ülke/bölgeden yaklaşık 1000 şirket CeBIT Bilişim Eurasia aracılığı ile geleceğin teknolojilerini, uluslararası bilişim endüstrisindeki eğilimleri ziyaretçilere tanıtacaktır.
CeBIT Bilişim Eurasia, ziyaretçilere, rekabet eden yüzlerce katılımcı firmanın sergiledikleri yeni ürünlerini ve hizmetlerini karşılaştırma imkanı sağlanmaktadır.
Endüstriden, devletten, yerel yönetimlerden, üniversitelerden, bankacılık ve eğitim sektörlerinden, bilimsel kurumlardan en önemli oyuncularla buluşma ve iş ilişkileri kurma fırsatı sunulmaktadır.

Birde "Akıllı Rnadevu Sistemi" adı verilen katılımcılarla profosyonel ziyaretçileri buluşturan bir çözümleri var. Ziyaretçi ilgi duyduğu firma ile sms yoluyla randevu alıyor. Bu güzel bir çözüm, her türlü ziyaretçinin akın ettiği böyle bir fuarda öncelik hakkına sahip olmak isteyen firmalarını buluşturmak isteyenler için.

Salon ve temalar için buraya bakabilirsiniz

Bu fuarın organizatörü HİF A.Ş. Hannover Fairs - İnterpro Uluslararasi Fuarcilik , bu büyük fuar organizasyonu için bilişim sektörünü buluşturmayı başarıyor. Tüm çalışanlarıyla bir yıl boyunca hazırlanıp bu organizasyonun ortaya çıktığına ufaktan şahit oluyorum. Bu iş A 'dan Z'ye çalışanların başarısıdır:) Bizde gidip rahat rahat gezip her birşeyden haberdar oluyoruz sayelerinde. Sağolsunlar...

25 Eylül 2007 Salı

Şehir Tiyatroları 3 Ekim'de açılıyor.


Tiyatro ve sinema sezonu başlıyor. Bu yıl listemde yine seyretmeyi istediğim bir sürü oyun var. Devlet tiyatroları ve şehir tiyatrolarının yanında özel tiyatrolarda da çok güzel oyunlar var ,hepsini seyretmek istiyorum :)

Geçen sezon en çok şehir tiyatrolarının kapısını aşındırdım. Müzikalleri başta olmak üzere birçok oyununu seyrettim. En çok müzikal çalışmalarını başarılı buluyorum çünkü kadroları çok iyi ve büyük müzikalleri sahnelediler. Aslında çokça seyrettiğimiz müzikallerdi ama tekrar canlı canlı seyretmek güzeldi. Keşanlı Ali Destanı ve Lüküs Hayat gibi klasikleşmiş oyunları sergiliyorlar.Gitmeyenler varsa durmasın biletler erkenden tükeniyor hep. Bu yıl Leyla ile Mecnun müzikalini kaçırmamak istiyorum, geçen yıl ona sıra gelmemişti. Birde Can Ateşinde Kanatlar (Mevlana) oyununa bir türlü yer bulamamıştım , bu sene kısmetse onu da seyrederim artık. Ölümsüz Öykü ve Rumuz Goncagül oyunlarını da çok beğenmiştim, hangi oyuna gitsem diye düşünüyorsanız tavsiyem olsun. Rumuz Goncagül'de evlenmek için gazeteye rumuz yazarak damat adayı arayan bir kızın annesi ile ilgili traji komik yaşamları konu alıyor. Ölümsüz Öykü'de özellikle sahne dekorları ile beni etkilemişti. Zengin ve cimri bir tacirin denizcilerden duyduğu bir hikayeyi gerçekleştirme isteğiyle kurgulanmış güzel bir öykü.



LÜKÜS HAYAT
MÜZİKAL KOMEDİ 3 PERDE
Geride kalan 18 yıl boyunca herşey değişti... Bakanlar, Başbakanlar, Cumhurbaşkanları, neler neler... Herşey büyük bir hızla değişti... Bunca yıldır değişmeyen bir kaç şeyden biri LÜKÜS HAYAT'ın oynadığı tiyatroların gişelerinin önündeki kuyruklar... 17. Yılında Lüküs Hayat hala kapalı gişe.
İki külhanbeyi, Rıza ve Fıstık Mısır'dan gelen Atıfet'in elmaslarını çalmak için bir köşke girerler... Köşkte kostümlü balo yapıldığı için önceleri yadırganmaz iki soyguncu... Sonraları da yadırganmaz... Çünkü içerdeki "Lüküs" hayat düşkünleri iki soyguncudan daha soyguncudur...


KEŞANLI ALİ DESTANI
Yazan: Haldun Taner
Yöneten: Yücel Erten
Müzik: Yalçın Tura

Türk tiyatrosunun ölümsüz eserleri arasında yer alan Keşanlı Ali Destanı, 20 yıllık bir aradan sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yeniden sahnede!.. Sineklidağ, büyük bir kentin eteklerinde yer alan, gecekondulardan oluşmuş, ezilen, yoksul insanların yaşadığı bir varoştur. Keşanlı Ali, Çakal Rüstem’i öldürmekten hapse düşmüştür ve hapisten bir kahraman olarak çıkagelir.
Ali’nin iki dramı vardır: Birinicsi, suçsuzdur; ikincisi, aşık olduğu Zilha, Çakal’ın yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur ama yüreğiyle beyni arasında ciddi çatışma yaşamaktadır. Şef olarak toplumuna, insan olarak duyduğu aşka sorumludur.
Ali ‘Destan’ı kullanmaya karar vermiştir. Çünkü “Bu toplumda sessiz, sakin, efendi olursan her zaman dayak yer, ezilirsin. Ama terbiyesiz, güçlü, zalim, ne dediğini bilmeyen biri olursan, o zaman saygı görürsün”. Ali, hapiste bunu öğrenmiş ve yeni bir Ali’yi fark etmiştir.
Oyuncular:
Oyuncular: Engin Alkan (Keşanlı Ali), Tuğrul Arsever (Çakal Rüstem – Sarhoş Rasih – Lutfiye), Can Ertuğrul (Hidayet), Hikmet Körmükçü (Şerif Abla), Murat Garibağaoğlu (İzmarit Nuri), Berna Oğuzutku Demirer (Hafize), Serdar Orçin (Temel), Münir Kutluğ (Derviş Dayı), Hakan Arlı (Beşvakit Niyazi), Meriç Benlioğlu (Zilha – Nevvare), Osman Gidişoğlu (Şişman Polis), Ali Gökmen Altuğ (Zayıf Polis – Şoför), Çağlar Yiğitoğulları (Teke Kazım – Bülent Onaran – Resmiye), Eraslan Sağlam (Kürt Sabri – Ahsen – Raziye), Savaş Barutçu (Sipsi Selim), U.Arda Aydın (Gazeteci – Profesör), Sükan Kahraman (İhya Onaran), Murat Güreç (Davul), Serkan Bacak (Zurna – Kemençe), Volkan Ayhan (Gazelhan), Çağrı Özgür Hün (Bir Kadın), Rozet Hubeş (Madam Olga), Ceren Kaçar (Filiz Onaran), Ertuğrul Postoğlu (Politikacı), Aslı Aybars (Suhandan Gülperi), Sanem Özcan (Gelin), İskender Bağcılar (Manyak Cafer)Kondulular ve Zenginler: Kahraman Acehan – Rozet Hubeş, Ertuğrul Postoğlu – İskender Bağcılar, Çiğdem Gürel – Tuğrul Arsever, Eraslan Sağlam – U.Arda Aydın, Çağlar Yiğitoğulları – Aslı Aybars, Çağrı Özgür Hün – Özge Midilli, Volkan Ayhan – Reyhan Karasu, Sanem Özcan – Serkan Bacak, Murat Güreç – Murat Üzen, Hamit Erentürk
Müzik Direktörü: Çiğdem ErkenKoreografi: Nasuh Barın Dekor Tasarımı: Ayhan DoğanKostüm Tasarımı: Ayşen Aktengiz BayraşlıDramaturg: Dilek TekintaşIşık Tasarımı: Fatih Mehmet Haroğlu
Yardımcı Yönetmen: Rozet HubeşKoreografi Asistanı: Yasemin Gezgin Asistanlar: Çağrı Özgür Hün, Aslı Aybars, U.Arda Aydın, Çağlar YiğitoğullarıOrkestra: Deniz Noyan (Şef – Piyano), Özlem Noyan (Flüt), Gonca Beker (Klarnet), Barış Özer (Alto Saksafon), Orçun Tekelioğlu (Trompet), Fuat Can Başkır (Trombon), Evrim Karagöz (Bateri), Ayla Özkan (Keman), Akın Aral (Bas)Dekor Realizatörü: Cihan AşarKostüm Realizatörü: Hacer DuranIşık Uygulama: Fatih Mehmet Haroğlu, Mustafa Yılmaz Efekt Uygulama: Hanefi Topraktepe Sahne Teknisyenleri: A.Murtaza Demir, Seyit Kırdı, Necati Öcal, Yusuf Akçay, Şaban Taşgın, Mehmet BolatAksesuar Sorumluları: Özkan Balsoy, Cengiz Önay, Mustafa Ünalan Sahne Terzileri: Pervin Basut, Aydın ÇetinerKuaför: Kadir Ural Fotoğraflar: Ahmet Yirmibeş, Nesrin Kadıoğlu

ÖLÜMSÜZ ÖYKÜ
Yazan: Karen Blixen
Türkçesi: Fatih Özgüven
Oyunlaştırıp Yöneten: Kenan Işık

“Kanton 'da yaşayan zengin, Cimri, acımasız bir çay taciri, yaşlılığında muhasebe defterlerinden başka okunacak şeylerin de olduğunu fark eder. Örneğin öyküler... Oysaki bildiği tek hikâye dünyadaki bütün gemicilerin, tayfaların bildiği uydurma, anonim bir öyküdür. Tacir bunu öğrenince öfkelenir ve bildiği bu tek hikâyeyi gerçekleştirmeğe" karar verir.”
Oyuncular:
Tomris İncer (Öykücü), Erhan Abir (Mr. Clay), Eraslan Sağlam (Elişama), Pelin Budak (Virginie), Mehmet Atak – Murat Bavli (Tayfa), Volkan Ayhan, Serkan Bacak, Hamdi Gültekin, Murat Güreç, Murat Üzen (Tayfalar, Hizmetkârlar)


RUMUZ GONCAGÜL
Yazan: Oktay Arayıcı
Yöneten: Taner Barlas

Oktay Arayıcı’nın Ortaoyunu özelliklerinden yola çıkarak 1977 yılında yazdığı, Timur Selçuk’un müziklerini bestelediği ve günümüze kadar pek çok kez sahnelenen oyun, kadının toplumdaki yeri ve evlilik kurumunu ele alan bir komedi niteliğini taşıyor.
İnsaf Hanım, kocası öldükten sonra kızı Gülsün’e zengin bir koca bulmak için çareler aramaya başlar. Tek isteği geçim derdinden kurtulmaktır. Bir gün aklına müthiş bir fikir gelir ve gazetelere ‘Goncagül’ rumuzuyla evlenme ilanı vermeye karar verir. İki yüz altmış bir damat adayı arasından seçtikleri damat adayları ile İnsaf ve Gülsün’ün arasında geçen birbirinden gülünç, trajikomik olaylar, Timur Selçuk’un müziği eşliğinde dile getiriliyor
Oyuncular:
Sema Keçik (İnsaf), Hasibe Eren (Gülsün), Rahmi Elhan (Sıtkı), Mehmet Bulduk (Halet Rezaki), Kutay Kırşehirlioğlu (Dursun Ali), Mahperi Mertoğlu (Ayşen), Ahmet Özarslan (Refik Mayısoğlu), Sezai Aydın (Müfit Mürted), Zafer Kırşan (Nasuhi), Enes Mazak (Garson)

Müzik: Timur SelçukDekor Tasarımı: Özhan ÖzdilKostüm Tasarımı: Nihal KaplangıKoreografi: Yasemin GezginDramaturg: Hatice YurtduruIşık Tasarımı: Fatih Mehmet HaroğluEfekt Tasarımı: Levent Akman
Yardımcı Yönetmen: Ersin UmuluAsistanlar: Zafer Kırşan, Enes Mazak


CAN ATEŞİNDE KANATLAR
MEVLANA

Yazan : Turgay NAR Yöneten : S.Bora SEÇKİN Dekor Tasarımı : Nurullah TUNCER Kostüm Tasarımı : Tomris KUZU Dramaturg : Gökhan AKTEMUR Işık Tasarımı : Mahmut ÖZDEMİR Efekt Tasarımı : Ersin AŞAR
Konusu
“Can Ateşinde Kanatlar”, Şems-i Tebrizi’nin şüpheli kayboluşunun ardından Mevlana’nın bu “ezeli” dostunu arayışını konu almaktadır.Dağınık haldeki mitos parçalarını ve tarihsel karakterleri evrensel bir tema etrafında bir araya getiren Turgay Nar, Mevlana’nın yolculuğu ile Simurg’a ulaşmak isteyen otuz kuşun yolculuğu arasında kurgusal anlamda paralellik yaratmaktadır.Mevlana’nın yolu uzun ve menzili uzaktır. İnsan ömrünün engebelerine eşdeğer merdiven basamakları olan vadileri geçmek zorundadır. Mevlana, çile vadilerini aşarak sürdürdüğü yolculuğunda Hallac-ı Mansur, Derviş, Ömer Hayyam, Feridüddin Attar, Zümrüdüanka, Zerdüşt,Hititli Yontucu, Yunus Emre, Menocchio, Can Kıyıcı ve Seyyid Nesimi ile karşılaşır.Mevlana onlarla birlikte sıfatların sırrını çözüp varlık perdelerini aralamaya çalışır.
Oynayanlar
S.Bora SEÇKİN
Yiğit SERTDEMİR

24 Eylül 2007 Pazartesi

Tom Snare - Philosophy

Evet müzik zamanı , klibimizi oynatalım. Bu hafta sonu bu parçaya taktım(neyseki geçici bu takma olaylarım yarın öbürgün yeni bir parça bulurum nasılsa). Ama bu güzel bir coş coş parçası, klibi de hoş, turntable coşması yapalım biraz ,dinleyelim, çoşalım...
Tom Snare Philosophy

Pembe Panter- Pink Panther


Çizgi Film dünyamızın en tatlı karakterlerinden biri,Videoyu izleyince buraya da koymak istedim. Bence de pembe çiçekler güzel(ama biraz inatçı ya asıl onu seviyorum :))
Film olarak ilk, sanırım 1960'larda çekilmiş, sonraları filmin serileri ve versiyonları yPILMIŞ. Hatta çok yakın zamanlarda geçtiğimiz sene olabilir yeni bir Pink Panther filmi vizyonlardaydı.Çizgi karakter olarak çok uzun süre birçok ülke kanallarında oynamış ve takip edilmiş bir karakter Pembe Panter. Ayrıca Henry Mancini'nin o ünlü melodisi The Pink Panther parçasını hepimiz severdik, seviyoruz ve sanırım seveceğiz. O zaman biraz seyredelim :)

Aile Bilgeliği Robin Sharma

Robin Sharma'nın okuduğum bir kitabını tüm annelere tavsiye etmek istiyorum. Aile kavramıyla ilgili çok güzel ayrıntıların olduğu bir kitap,dili çok yalın olduğundan okuması çok kolay yani herkes bir çırpıda okuyabilir. Bazı bölümler benim için çok yavaş geldi ama ben biraz fazla kitap okuyanlardanım o yüzden hızlı geçişlerden hoşlanıyorum. Ama kitabın herkese hitap etmesi ve okunması için güzel bir dili var. Çalışan annelerin en azından bir kere okuyup başka pencerelerden aile hayatına bakmasını sağlayacak bir öykü.
Goa Yayınlarından çıkan bu kitabın fiyatıda çok ucuz bildiğim kadarıyla, birçok dergi ile hediye de edilmişti zamanında. Robin Sharma kitapları çok satınca Ferrarisini Satan Bilge ile bağdaşan diğer kitapları'da her türlü promosyonla raflardaydılar tabi. Sanırım bende bir dergiyle promosyon olarak almıştım bu kitabı, hediye için güzel bir kitapmış.
Şimdi bu Kitabın 187. sayfasındaki ilk cümleyi(ki ben ilk paragrafı tümden) buraya yazacağım. Çünkü Ümit beni bu konuda mimlemiş(mim olayına henüz tam vakıf değilim ama :))İşin içinde kitaptan cümle yazmak olunca bu mimlenme olayını da bahane ederek kitap tavsiye edeyim arkadaşlarıma dedim. İyi vesile oldu. Şimdi alıntıya geçiyorum...
"Hayır," diye yanıtladı."Fakat bana hitap ediyor. Görüyorsun, hepimizin son derece önemli bir yazgısı var ve eğer hayatımızı en yüksek mükemmellik seviyesinde yaşamayı umuyorsak, bağlantıyı kurarak,izlemeye mecburuz.Vaclav Havel'in söylediklerini düşün:'İnsan,kendi istediği rolü oynadığında değil,asıl kaderin ona yazdığı oynadığında sınanır'" Robın Sharma - Aile Bilgeliği (s.187)

21 Eylül 2007 Cuma

Breakdance ve B-Boy Junior

En sevdiğim sokak dans stillerindendir breakdance, ama yapanı seyretmek zevkli yapmaya çalışanı değil. Küçüklüğümde TV'de sokak dansını konu alan filimler ve klipler çıktığında bayılırdım. O dönemin en mühim dansıydı breakdance. Sonradan bana çok yavan gelen bir çok dans akımı oldu ama benim hep favorimdi.(belki yapamadığım içindir)Arada yine bu dansın vidolarından seyrediyorum ama eskisi gibi değil, son zamanlardaki favorimde B-Boy Junior. Bu abimize de her numara var aşağıda videosunu göreceksiniz, o doğal bir yetenek. Bu işler çalışmayla belli bir yere kadar olur ama doğal olarak dansa yeteneğiniz varsa çalışmayla işte B-Boy Junior gibi olunur. Yetenek sonradan kazanabilinen çalışmayla ilerleyen birşey ama karşınıza böyle bir doğal yetenek çıkarsa dans kapışmasına girişmeyin. Çok iyi dans eden abileri sahnede madara etmiş bir kardeş kendisi. Havada ağır çekim kalması, dirseğinde dönmesi daha birçok enteresan numarası var yani bildiğiniz buralarda breakdance yapanlar gibi kafada döneyim iki koşup düşermiş gibi yapayım değil. Aman çok anlatmayayım seyredelim....

İstanbul Modern Sanat Sinema

İstanbul Modern Sanat'ın 20 Eylül-30 Eylül Sinema Programı Bağdat Yanıyor, ilgilenenler için...
Bilet Fiyatları Tam; 10 YTL, İndirimli 4 YTL
Gösterim saatleri için http://www.istanbulmodern.org/



Yangın Duası


Yangın Duası
İstanbul Devlet Tiyatrolarının bu sezonda sahnelediği oyunlarından biri,ben sanırım iki yıl önce seyretmiştim. Ahmet Uğurlu sahnede görmek istediğim bir isim olduğu için seçmiştim bu oyunu. Ama anlatmayacağım oyunu, merak edenler gidip görsünler diye. Benim daha önce gittiğim oyunlardan farklı bir çalışmaydı hem güldüm hemde zaman zaman ilgim dağıldı doğrusu. Ama gidip görülmeli, farklı bir tiyatro oyunu seyretmek isteyenlere altarnatif bir seçimdir.

Yazan ve Yöneten : Berkun Oya

Müzik : Tan Tunçay

Reji Asistanları: Can Uslu,Ülkü Duru

Sahne Amiri : Mehmet Dağlı
Işık Kumanda : Yakup Çartık
Kondüvit : Gülcan Kaytancı

Rol Dağılımı

Ülkü Duru, Ahmet Uğurlu, Berkun Oya

20 Eylül 2007 Perşembe

Kırgın



Bir arkadaşımın gönderdiği e-postadan alıntı yapıyorum. Kim yazmış bilmiyorum y,ani yorumsuz bir alıntıdır. Hiç kırılmamayı ister gönül ama ne çare. Bir öpücükle geçse bari :)

kızmak bağırtır, kırılmak ağlatır.
kızmak konuşturur, kırılmak susturur.
kızmak döker saçar, kırılmak biriktirir.
kızmak acıtır, kırılmak kanırtır.
kızmak ısıtır, kırılmak soğutur.
kızmak terletir, kırılmak üşütür.
kızmak acıktırır, kırılmak tok tutar.
kızmak toplar, kırılmak dağıtır.
kızmak açar, kırılmak kapatır.
kızmak sürelidir, kırılmak süresiz.
kızmak kalabalıktır, kırılmak yalnız.
kızmak gider, kırılmak kalır.
kızmak iyidir, kırılmak kötü.

Nev- Sukut-u Hayal

Son albümü Işığım ve Gölgem' den ilk klip Sukut-u Hayal
Ah şu gönlüm hiç kimseyi böyle sevmedi
Hiç kimseye böylesine yenilmedi
Ne yapsam ne söylesemde değişmedi
Al dedim, al dedim vur demdim ki
Söz - Müzik: Nevzat Doğansoy

Nike Dans Kapışması Sonuçları


Nike Dans Kapışması finalinde, İstanbul birincisi Duygu Etikan, Ankara birincisi Esra Dokuzoğlu ve İzmir birincisi Didem Dalgın oldu.Bu dansçılar, Sertab Erener'in klibinde oynayacaklar.www.danskapismasi.com adresinden birinci olan dansçıları seyredebilirsiniz. İzmir'den katılan bence aralarında en iyisi, bence:)

19 Eylül 2007 Çarşamba

Türk Gölge Oyunu Karagöz Hacivat

Bu ramazan ayında aklmıza gelenlerden biri de Karagöz ve Hacıvatımız. Şimdilerde gölge oyunlarını sadece reklamlarda mizansel olarak görebiliyoruz. Ama birçoğumuzun çocukluğunun güzel bir hatırasıdır. Dün bir reklamda gölge oyunlarını görünce Karagöz ve Hacivat ile ilgili bilgileri buradan paylaşmak istedim. Kültür Turizm Bakanlığmızın sitesinde yer alan Karagöz tarihçesini buyrun okuyun. Hay hak!

"Karagöz deve veya manda derisinden yapılan tasvir adı verilen insan, hayvan veya eşya şekillerinin çubuklar yardımıyla arkadan verilen ışıkla beyaz perde üzerinde hareket ettirilmesi esasına dayanan gölge oyunudur.Oyun adını,baş kişisi olan Karagöz'den almaktadır.

Gölge oyununun kaynağı Güneydoğu Asya ülkeleri olarak kabul edilir.Türkiye'ye gelişi hakkında ise değişik görüşler vardır.Bunlardan birisi Orta Asya'da "kor kolçak", "çadır hayal" olarak bilinen oyunların gölge oyunu olduğu ve oradan göçlerle Anadolu'ya getirildiği görüşüdür.Diğer görüşe göre 1517 yılında Mısır'ı alan Yavuz Sultan Selim'in Türkiye'ye getirdiği gölge oyunu sanatçıları yolu ile girdiğidir.

18.yüzyıldan itibaren kesim biçimini alan Karagöz halkın en sevilen eğlence türlerinden biri olmuştur. Karagöz, tek sanatçının yeteneğine bağlı olarak oynatılır. Perdedeki tasvirlerin hareket ettirilmesi, değişik tiplerin seslendirilmesi, şive ve taklitlerin hepsi bir sanatçı tarafından yapılır.

Karagöz'de işlenen konular komik öğelerle verilir. Çifte anlamlar, abartmalar, söz oyunları, ağız taklitleri belli başlı güldürü öğeleridir.Karagöz'de işlenen konular komik öğelerle verilir. Çifte anlamlar, abartmalar, söz oyunları, ağız taklitleri belli başlı güldürü öğeleridir.


Hacivat'ın semai söyleyerek perdeye geldiği, perde gazelini okuduktan sonra Karagöz'ü çağırdığı ve Karagözle Hacivat'ın kavga ettikleri giriş bölümüne mukaddime denir.Bu bölümde Hacivat'ın söylediği perde gazelinde oyunun bir öğrenme aracı ve gerçeklerin göstergesi olduğu belirtilerek felsefi tasavvufi anlamı vurgulanır.

Muhavere bölümünde, bu oyunun baş kişileri olan Karagöz ve Hacivat arasında geçen salt söze dayanan olaylar dizisinden sıyrılmış somutlaştırılmış ikili konuşma yer alır.Muhavere tekerleme biçiminde de olabilir.Bu bölümde Karagöz ve Hacivat'ın kişilik özellikleri ve yaratılış açısından birbirlerine karşıt özellikleri vurgulanır.Muhavereler oyunla ilgili olabildiği gibi, ilgisiz de olabilir. Bunun yanı sıra çifte Karagözlü muhavere,gelgeç muhaveresi ve ara muhavere çeşitleri de vardır.

Asıl hikayenin anlatıldığı, diğer tiplerin perdeye geldiği bölüme fasıl adı verilir. Oyun buradaki konuya göre isim alır.Fasılın sonunda oyuncular bir biçimde perdeden ayrılır. Hacivat ve Karagöz kalır.

Oyunun sonunun haber verildiği Karagözle Hacivat arasında geçen bitiş bölümünde seyirciden yapılan hatalar için özür dilenip bir sonraki oyunun duyurusu yapılır ve oyun sona erer.
Karagöz'de hiciv ve taşlama vardır.Bu taşlamalar mizahi bir üslupla devlet yöneticilerine kadar uzanmıştır.Oyunun baş kişisi Karagöz ve Hacivat'tır.Karagöz halkın ahlak ve sağduyusunun temsilcisidir.Özü sözü birdir.Hacivat ise medrese eğitimi görmüş, kaypak, düzene uyan birisidir.

Diğer tipleri Tuzsuz Çelebi, Matiz, Beberuhi, Arnavut, Yahudi, Çerkez, Kürt, Laz, Tiryaki, Zenneler vb. oluşturur. Karagöz, saray tarafından ilgi görmüş ve desteklenmiştir.Yapılan şenliklerde,şehzadelerin sünnet düğünlerinde Karagöz gösterilerine yer verilmiştir.

Karagöz özellikle İstanbul Merkezli Osmanlı kültürüyle bütünleşmiştir. İstanbul'un yaşamını Karagöz oyunlarında görmek mümkündür. Ağalık, Büyük Evlenme, Kayık ve Tahmis bunlardan bazılarıdır. Ferhat ile Şirin, Balıkçı, Cazular, Kanlı Nigar, Leyla ile Mecnun, Ters Evlenme, Tahir ile Zühre,Yalova Sefası,Karagöz'ün Yazıcılığı, Karagöz'ün Aşıklığı, Karagöz'ün Hekimliği vb. Karagöz'ün bilinen diğer oyunlarıdır.

Karagöz'ün Tekniği

Karagöz'ün oynatıldığı beyaz perdeye "ayna" adı verilir.Perdeler önceleri 2 x 2,5m iken sonraları 110 x 80m ebadında yapılmaya başlanmıştır.İç tarafta perdenin altında kurulmuş "peş tahtası" vardır.Oyunda bunun dışında zil,tef,kamış,nareke (düdük), perdeyi aydınlatacak kandil veya ampul vardır.

Bunlar peş tahtası üzerinde bulunur.Oyunda kullanılan tasvirler 32-40 cm büyüklüğünde olup genellikle manda,sığır ve deve derisinden yapılır.Deriler özel bir yöntem ile şeffaf hale getirilir.Daha sonra "nevregan" adı verilen ucu keskin bıçaklarla işlenir.Parçalar birbirine kiriş veya katküt adı verilen iplerle bağlanır.Daha sonra tasvirler çini mürekkebi veya kök boya ile boyanır.

Osmanlı Dönemi'nin en önemli eğlence türlerinden olan Karagöz, ramazanlarda,sünnet düğünlerinde, şenliklerde, kahvehanelerde ve bahçelerde oynatılmaktaydı.Dönemin toplumsal olaylarını eleştirel bir gözle konu edinen Karagöz'ün yaygın olarak İstanbul'da oynatıldığı bilinmektedir. Anadolu'nun diğer kentlerine ise turneye giden sanatçılar aracılığı ile yayılmıştır.

Günümüzde ülkemizi tanıtıcı sanatların başında gelen Karagöz turistik otel ve restaurantlarda oynatılmaktadır.Daha çok televizyon aracılığı ile seyirciye ulaşmaktadır.Sınırlı sayıdaki sanatçı tarafından güç koşullar altında yaşatılmaya çalışılan Karagöz sanatı ile ilgili çalışmalar Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNIMA) Türkiye Milli Merkezi Başkanlığı ve Kültür Bakanlığı'nca yürütülmektedir."
Alıntı, T.C KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI www.kultur.gov.tr
http://www.karagoz.net/
AÇILSIN PERDE

18 Eylül 2007 Salı

Avrupa Yakası 19 Eylül'de başlıyor

Bizim memeleketin dizisi de Avrupa Yakası, takip ettiğim tek dizidir kendisi ,eğlenelim, coşalım ,gülelim. Ne o öyle mafya dizileri, aşiret davaları, töre cinayetleri? Diyeceksiniz bunlar bu memlekette oluyor ama bütün diziler aynı konuyu işliyor hepsi aynı senaryo. Yok ben Avrupa Yakası seyredeceğim hemde mis gibi yeni oyuncular katılmış. Gürgen Öz(kapıcı) ve Binnur Kaya(derginin ortağı) ile yeni eğlenceler bizi bekliyor sanırsam. Bir ara Olgun Şimşek'in de katılacağı söylentisi vardı ama fragmanında göremedim. Olgun abimizde olsa tam süper olurdu.
Avrupa Yakası( Biri bunları durdurmasın yahu )


Lost 4. Sezon



Lost'un 4. sezon başlangıç tarihi kesinleşmiş. 4 Şubat'ta yine çılgınlığımız başlıyor.(Niye bu kadar çok ara verdiler ki?) Yayın günü de pazartesileri olacakmış, Heroes seyredenlerle çakışacak. Ben şu Heroes'i tam bir seyredemedim. Arayı kapatmam lazım:)

Lost 4. Sezonda yeni oyuncular ve dolayısıyla yeni çözülmesi gereken karakterler olacak. Şubat gel şubat :))

Kabadayı Aralık'ta Vizyonda

Bu yıl sona ermeden birçok yeni Türk filmi gösterime girecek bunlardan biride "Kabadayı" , ben bu filmi özellikle merakla bekliyorum çünkü Şener Şen'i özledim. Umarım beklediğimize değecek güzellikte bir film olur. Senaryo Yavuız Turgul'un kaleminden çıkmış, iyi bir hikaye yakaladığına eminim aslında, elde de böyle iyi oyuncu olunca seyirlik bir film olacağa benziyor. Bekleyip göreceğiz . Kenan İmirzalıoğlu diğer modellikten gelen oyunculara göre gayet başarılı biri, Şener Şen ustanın yanında da iyice olmuştur artık. Birde Rasim Öztekin varmış bence oyuncular için seyredilmeye değer. Rasim Öztekin çok başarılı bulduğum bir oyuncudur, hem sinemada hem tiyatroda çok şekerdir :)
Filmin Yönetmeni ; Ömer Vargı
Filmin oyuncuları ; Şener Şen, Rasim Öztekin, İsmail Hacıoğlu, Aslı Tandoğan ve Kenan İmirzalıoğlu.

17 Eylül 2007 Pazartesi

Goran Bregoviç Konser


Goran Bregoviç, 29 Eylül akşamı saat 21.00'de ilk kez Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin ODTÜ Stadyumu'nda vereceği konser ile Ankara'da olacak."Goran Bregoviç ile Düğün ve Cenaze Orkestrası" konserinin gelirleri, ODTÜ Burs Fonuna aktarılacakmış. Bilet fiyatları; Tam: 25,00 YTL, Öğrenci: 15,00 YTL


Goran Bregoviç'in ülkemizde de yayınlanan son albümü Karmen (With a Happy End) adlı film müziği çalışmasıdır.

Caferağa Medresesinde iftar

480 yıllık Mimar Sinan`ın eserinde Ayasofya`nın gölgesinde...Caferağa Medresesi`nde İftarın Keyifli olduğu cuma akşamı test edildi onaylandı. Caferağa'ya hep gündüz gitmiştim, akşam yemeği ramazan dışında yok zaten, yemek yemek için sakin bir yer isterseniz burayı tavsiye ederim. Arkadaşlarım iftara yetişemeyince tek başıma çok romantik bir yemek yedim. Ney ve enstürmantal Türk sanat müziği eşliğinde güzel ikramlarla, otantik bir ortamda, camilerin hemen yanıbaşında iftar ediyorsunuz. Bence iftar için ideal bir diğer mekan. Bende gurme gibi oldum (çokta severim ya yemek yemeği)benimki gezentilikten yemekleri hiç anlatmıyorum dikkat ederseniz hep ortamdan bahsediyorum, annem benim için "havayla doyuyor bu kız" der, haklı galiba :))Caferağa Medresesi menüsü;
Günün Çorbası: Domates, Mecimek, Sebze Çorbası, Ezogelin, Yayla
Zengin İftariye Tabağı
Mevsim Salatası
Günün Et Yemeği Soslu Biftek, İslim Kebabı, Hasanpaşa Köftesi, İzmir Köfte, Sebzeli tavuk güveç, Püreli Fırın Köfte, Fırın Tavuk, Dalyan Köfte, Püreli tas kebabı, Orman Kebabı
Pilav, Makarna
Günün Tatlısı Şekerpare, İrmik Helvası, Cevizli Gül Tatlısı, Tahinli Cevizli Kemalpaşa, Revani, İrmikli Şekerpare, Kazandibi, Tavukgöğsü
Pide, Su, Çay (Limitsiz ikram)Soğuk İçecek
Fiyatı: 30, 00 YTL
Telefon: 0212 513 36 01-02/ 528 00 89
Adres: Caferağa Medresesi(Aya Sofya Müzesi yanı)Caferiye Sok. Soğukkuyu Çıkmazı No:1 Sultanahmet
Daha önce bu mekan hakkında bilgi vermiştim :)tıklayalım ..http://saadettopcu.blogspot.com/2007/08/trk-kltrne-hizmet-vakf-caferaa.html


14 Eylül 2007 Cuma

Darüziyafe Türk Mutfağı


Darüziyafe, çok güzel bir mekandır, sadece ramazan için değil diğer zamanlar içinde yemek yerken huzur duyacağınız hoş bir yer. Ramazan ayı için iftar mekanı arayanlara tavsiye ediyorum, Türk ve Osmanlı mutfağının leziz yemeklerine bayılacaksınız. Benim aklımda keşkülü kaldı çünkü ilk kez orada yemiştim hala tadını unutamıyorum. Şimdi ramazan dolayısıyla keşkül yokmuş ama menülerinde güzel seçenekler var.

Menü 45 YTL

İftariyelik,çorba,salata,zeytinyağlı, iki seçenekli ana yemek,tatlı(isteğe göre),şerbet,kahve ve çay. Oh acıktım galiba :)

Darüziyefede iftar onların değimiyle "Süleymaniye Camii’nin gölgesindeki tarihi ortamında, sultan sofralarını süslemiş lezzetlerle" yemek yemek oluyor. Sultanlardan ne farkım var diyorsanız gidebilirsiniz :) Süleymaniye Camii'nin yanıbaşında Ezan sesiyle iftar açmak emin olun güzel oluyor.

Hem iftardan sonra sindirmek için küçük bir turistik gezi yapabilirsiniz. Oralarda gezilecek çok güzel yerler var aslında İstanbul orası bizden çok turistlerin tadını çıkardığı İstanbul'umuz. Ben sıksık gezerim çünkü kendimi o zaman İstanbul'da hissediyorum. Ben bu şehrin tadını tepe tepe çıkarıyorum o yüzden bu şehri bırakıp gidemeyenlerdenim. Bu yüzden bende bu şehrin aşıklarındanım...

Devlet Tiyatroları 2007-2008 Sezonu Ekimde Başlıyor...

Oyun 1 Ekim'de Başlıyor!

Evet , sezon açılıyor, tiyatro programlarımıza başlayalım, hala seyretmediğim bir sürü oyun var. Hepsine gidesim var...

2007 - 2008 Tiyatro Sezonu İlk Tur Oyunları için burayı tıklayarak bilgi alabilirsinizhttp://www.devtiyatro.gov.tr/web/bolgeler/istanbul.htm


Devlet Tiyatrolarında Biletler sudan ucuz;

Normal oyunlar 6 YTL, Mzikal oyunlar 7,50 YTL, Çocuk oyunları 2YTL

"Sanattan mahrum bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."

M. Kemal Atatürk

Paul&Shark iPod ceket



Hayatımıza iPod'lar öyle bir girdiki herşeyimizi onlara göre almaya başladık galiba:) Bu küçücük alet her yere sığıyor aslında çok uğraşmamıza gerek yok ama tasarımcılar bu furyayı taki ediyorlar tabi. Paul&Shark' ta bunlardan biri, ünlü markanın Kış 2007-2008 koleksiyonunda Ipod Jacket & Knıtwear modeli bulunuyor. Sadece bu modeli değil birçok mont ve kazağın içine de İPod yerleştirilebiliecek bir cep düşünülmüş. Kol bölümünde bir ayarlama aparatı ile kışın sıcak sıcak müzik dinleyebilecekmişiz. Tabi Paul&Shark alacak paranız varsa :)

Bir süredir bayan kolaeksiyonuylada piyasada olan Paul&Shark'ın sonbahar- kış 2007-2008 koleksiyonuda yine gayet sportif ve başarılı olmuş. İncelemek isterseniz sitesine buradan ulaşabilirsiniz. http://www.paulshark.it/eng.html

13 Eylül 2007 Perşembe

Güllaç namı diğer Güllü aş

Ramazan gelince , yeme içme konusunda benim aklıma ilk gelen Güllaçtır. Bu hafif güzel tatlıya bayılıyorum. Bugün ramazan ayının ilk günü yine aklıma geldi araştırınca nasıl ortaya çıktığını öğrendim. Sizlerle paylaşayım istedim kendi gibi icadıda çok sade olmuş, yerim onu ben :)

Güllaç'ın ilk kez Timurlenk zamanında yapıldığı söylenmekte fakat bizim şimdilerde yediğimiz şekliyle güllaç osmanlı zamanında bir usta tarafından yapılmış ve daha sonraları saraya getirilmiş. O dönemler nişasta ve mısır unundan yapılan yufkalar hemen tüketilmeyip kalınca kuruduğundan atılmaması için süt ile ıslatılarak yeniyormuş. Daha sonraları şeker ilave edilerek tatlı haline gelmiş. Hala nişasta yufkasından yapılan bu tatlımız, içine katılan nar, gülsuyu, badem(ben bademli sevmiyorum )fıstık, ceviz gibi malzemelerle zenginleşmiş. Sadece bizim mutfağımıza özgü olan bu tatlının yapmasıda kolay hazmıda kolay. Yani ramazan için ideal. Herkese hayırlı ramazanlar dilerim, karnınız doysun dualarınız kabul bulsun.


Güllaç Tarifi;
İçindekiler Ölçü Miktar
Ceviz (dövülmemiş) 1 su bardağı 100 gram
Şeker 1 1/3 su bardağı 240 gram
Süt 7 1/2 su bardağı 1.5 kg
Güllaç 10 adet 250 gram
Nar 1/2 küçük boy 100 gram
Yapılışı
Cevizi döv veya makinede çek, 3 yemek kaşığı şekerle karıştır. Sütü kaynat, şekeri kat, karıştır. Güllaçların her birini ortadan ikiye kes, her parçayı sıcak şekerli sütle ıslat. Ortalarına ceviz-şeker karışımından yarım yemek kaşığı koy. Kenarlarını tepede toplayarak gül şekli ver, geniş ve derince bir servis tabağına yerleştir. Üzerlerine kalan sıcak şekerli sütü dök, kapat. Soğuyunca nar taneleri ile süsle.

Osmanlı mutfağının tadlarını öğrenmek için bu siteyi gezebilirisiniz. http://www.osmanlisanati.com/p7.html

12 Eylül 2007 Çarşamba

Büyükada

Bu resmi ben çektim :))


Bu pazar çok güzel bir gezi yaptım. Ulaş' ın fikrine sağlık. Uzun zamandır adaya gidip bisiklete binmek istiyordum kısmet olmadı,bisiklete binemedik Ulaş'ın öğrenmesi şart :) ama çok güzel bir yürüyüş turu yaptık. Büyükada'nın her sokağını arşınladık sanırım.Ben çok zaman oldu gitmeyeli hem bu kadar gezmemiştim.

Gitmek için Kabataş'tan(Bostancı ve Kartal'dan da seferler var) vapur veya deniz otobüsüne biniyorsunuz.(Sirkeci seferleri bir süredir iptal) Biz vapurla gittik ,deniz çarşaf gibiydi sırf bu yolculuk için bile değerdi.

Büyükada'ya vardıktan sonra hiç zaman kaybetmeden yürüyüşümüze başladık. Faytonlarlada gezmek mümkün( atlara bakmaktan pek manzara seyretmedim dersem yalan olmaz. Bazı faytoncu abilerede" atları besleyin zayıflamış" diye fırça çektim :)) Faytonlardan dolayı keskin bir koku mevcut eh o kadar kusur kadı kızında da olur. Arabaların geçtiği sokakları tercih etmeyip diğer sokaklardan yürürseniz koku da yok kalabalık ta yok huzur var. Çok sakin sessiz bir ortam, fazla temiz havadan yarı uykulu gibi dolaştım. Köşkler, çiçekler, dar sokaklar en sevdiğim gezi ortamıdır. Eski evler olsun, daracık sokakalarda onların arasında dolaşırsın ve tüm hayatından kopup kendini huzur içinde bulursun. Bulmazsanız doktora gidin kesin bir problem vardır:) Neyse biz uzun bir yürüyüşten sonra bir çay bahçesinde soluklandık , ormanlık içinde mis gibi kahvemi içtim. Hala benden mutlusu yok , Ulaş sürekli hayır duamı alıyor bu arada, beni oraya getirdiği için. Sonunda büyük yolu bitirdik faytonların çıkamasının yasak olduğu Yüce Tepe'ye Aya Yorgi kilisesi'ne doğru çıkmaya başladık. Bir parantez açıyıyorum 23 Nisan ve 24 Eylül'de buraya gelmenizi pek tavsiye etmiyorum. Çünkü çok kalabalık oluyormuş, özel sayılan bu günlerde tepeye tırmanılıp dileklerde bulunuluyormuş. Bir de kiliseye çıkan yola makara iplikleriyle çıkıp , dallara çaput bağlanmaktaymış. Ki kalıntılarını gördüm. Tabelalarda bunun hiçbir dinde yeri olmadığı yazılsa da hala bu işler yapılıyor malesef. Diğer günler tercih ederseniz bizim gibi rahat rahat gezersiniz zaten normalde de ziyaretçisi bol bir yer. Yüze Tepe'ye çıkınca manzara süper her yer görünüyor. Orada yemek yemekte çok güzeldi ama kalabalık bir kuyruk beklemek zorunda kalıyorsunuz , ama değer:)

Ulaş'ın fotosu


Gezinin dönüş yolunda yine faytonların olmadığı bir kestirmeden inerken Yunus Abi'ye rastladık "dondurmam kaymaaak" dedi bizi uyandırdı. Tam acaba güzelmidir diye konuşurken bir adalının evden sipariş verdiğini görünce adalılar yiyorsa kesin iyidir deyip aldık. Aman iyiki almışız, gidip te yemedim desem olmazdı. Yunus Abi'nin iki çeşit dondurması var kendisi filmdeki dondurmacı gibi halis mulis meyve suyundan yapıyor dondurmasını. Şeftali, kavun ve Vişne ,limon olarak iki çeşit var biz vişne ,limon yedik(ki ben vişneli dondurma sevmem normalde) gayet başarılı bir tat. Abimiz donrumayı kaşıkla bir sanat eseri yaparak koyuyor. Küllahın içinde bir gül yaptı bize, yemeye kıyamazsın ki bir tadınca bırakamıyorsun. kendisi de çok şeker biri, adaya gidip onu bulmak isterseniz maden yolunda onu bulabilirsiniz.

Bu gezi süper oldu üzerine dondurması da kaymak oldu.:)

Yunus Abi seni ünlü yapıcam

11 Eylül 2007 Salı

Tiesto "Live İn concert" Elements Of Life World Tour 2007

Tiesto, bizi hiç ihmal etmez hep gelir sağolsun :), Ama bu gelişi başka bir ara daha Mayıs ayında geleceği söylentisi vardı iptal oldu sonunda 16 Kasım tarihi netleşti. Bu sefer konser CNR EXPO Fuar Merkezi ,Yeşilköy'de olacakmış eh bu kadar yakına gelmiş gitmemek olmaz di mi? Tiesto konserlerine daha önce 3 kez gittim sanırım yanlış hatırlamıyorsam, bence performansları hep başarılıydı ama bu sefer başka sadece dj set çalmaycak canlı performanslarda olacak. Yani tam bir konser olacak o yüzden kaçırmamak lazım. Parçalarında ona eşlik eden santçılarında katılacağı, sahne şovlarının yer aldığı bir konser yapılacak. Ayrıntıları sitesinden takip etmenizi öneririm. www.tiestoistanbul.com Anlayacağımız bu seferki başka tam bir sahne şovu ve dj performansı olacak bu konser kaçmaz.
Tiesto - Elements of Life Tour 2007 Trailer

Fotoğraf severlerin sitesi Fotokritik


Fotoğraf severler için güzel bir site var. İki yakın arkadaşım buraya üyeler ve çok güzel kareler bulmak mümkün. Daha çok amatör olarak bu işle ilgilenenlerin yakaladığı fotoğraflar var,meraklıları üye olup resimlerini sergileyebilir , bu işten anlayanlardan eleştiri ve beğenilerini okuyabilir, yorumlarda bulunabilirler. Ulaş ve Kemal'in güzel resimleri için buraya bakabilirsiniz. Arkadaşlarım diye söylemiyorum deklanşöre iyi basıyorlar. http://www.fotokritik.com/

Ulaş namı diğer Gezmeyisever'in fotoları için http://www.fotokritik.com/kullanici/gezmeyisever


Ulaş Yurtsever- Gözyaşında ne gizli fotosu


Kemal namı diğer Denizci'nin fotoları için http://www.fotokritik.com/kullanici/denizci


Kemal Kaba - Akrobat fotosu

10 Eylül 2007 Pazartesi

David Guetta- Love is Gone

Bu ara bu parçaya sardım, David Guetta'nın yeni single'ı (RadioFG) . Coş coş :))


Sonbahar Konserleri

Ekim ve kasım ayları güzel isimleri ağırlayacağız. Çok hareketli bir sonbahar olacak sanırım.
Jan Garbarek Group 'un geleceğinden bahsetmiştim. İstanbul konserini Türker İnanoğlu Maslak Show Center olarak Biletix'te gördüm fakat kendi broşürlerinde Hilton Exhibition center olarak geçiyor. Ankara'da da Meb Sura Salonu olarak konser programı belirtilmiş.

Enrique Iglesias , 3 Kasım' da Insomniac albümü konser programında ülkemize de geliyor. Son albümünün çıkış parçası Do You Know? (The Ping Pong Song) ile artık canlı canlı dinelenebilir.


Ve önemli bir isim daha Patti Smith, Babylon'un açılışı için sahne alacak. Kaçırılmıycak bir performans.
Patti Smith – vocal
Jay Dee Daugherty – davul
Anthony Patrick Shanahan – bas
Leonard Jay Kaye – gitar

Mercury Music Prize 2007'nin sahibi KLAXONS


İngiliz müzik dünyasının en prestijli ödülü , Mercury Music Prize'ın sahibi bildiğiniz gibi Klaxons oldu. Daha önceki yazımda http://saadettopcu.blogspot.com/2007_07_01_archive.html favorimi açıklamıştım Amy Winehouse olsun isterdim. Ama yabancıya gitmedi diyelim. Klaxons'un son albümü Myths Of The Near Future mart ayında yayınlanmıştı. Albüm ve grupla ilgili ayrıntılar ve kliplerini seyretmek için
http://www.klaxons.net/ sitesini gezebilirsiniz.


Albüm Listesi

1. Two Receivers

2. Atlantis To Interzone

3. Golden Skans

4. Totem On The Timeline

5. As Above So Below

6. Isle Of Her

7. Gravity's Rainbow

8. Forgotten Works

9. Magick

10. It's Not Over Yet

11. Four Horsemen Of 2012


360 İstanbul

360 İstanbul'dan daha önce bahsetmiştim tavsiye edilen mekanlar arasında diye. Ama ben test etmemiştim durumu, nihayet test edildi onaylandı:) Ben beğendim özellikle müzikler yüzünden. Beni ilgilendiren kısım da müzik zaten. Mekan Mısırlı Apartımanı'nın (yazılışta yanlışlık yok binanın girişinde yanen böyle yazıyor yani apartıman)teras katı, manzara hoş,mekan hoş.
O akşam sahnede Camille Jones vardı. Performansını çok sıcak buldum doğrusu, kliplerdeki gibi değil ,canlı performans her zaman favorimdir. Perküsyonda Cenk gayet kendini müziğe kaptırmış bir halde bu işi yapıyor. Sanırım bu hali daha çok ilgi çekiyordu.O çaldıkça insanda kendini ezgiye kaptırıyor. Ve DJ St. Marcus ne yalan söliyim ilk kez dinliyorum :) ama çok beğendim. St. Marcus'un geldiği zamanları takibe almak lazım.Aşağıdaki adresten profiline göz atabilirsiniz.
http://profile.myspace.com/index.cfm?fuseaction=user.viewprofile&friendID=103785285
Müzik olayı iyi, ambiyans iyi daha en olsun.Ben 360 İstanbul'u beğendim, hepinize tavsiye ederim.

Biz canlı dinledik dinleyemeyenlere Camille Jones'un The Creeps parçasının klibi

7 Eylül 2007 Cuma

Jan Garbarek cazın babası geliyor


Cazın babası geliyor, Ünlü saksafoncu Jan Garbarek group olarak 2-3 Kasım'da İstanbul ve Ankara'da iki konser verecekmiş. Jan Garbarek bilinen klasik caz tarzından farklı olarak ülkesinin folklorik ezgilerini de (Norveç) müziğine işlemiş. Bu yüzden kendine ait özel bir tarzı ve kulaklarınızda belirleyici bir ayrımı vardır.
www.garbarek.com

Albümleri;
Jan Garbarek/Terje Rypdal:Esoteric Circle
Jan Garbarek Quartet: Afric Pepperbird
Sart
Triptykon
Art Lande/Jan Garbarek: Red Lanta
Witchi-Tai-To
Luminessence
Dansere
Jan Garbarek: Dis
Jan Garbarek: Places
Jan Garbarek Group: Photo With ...
Magico
Jan Garbarek/Kjell Johnsen: Aftenland
Haden/Garbarek/Gismonti: Folk Song
Jan Garbarek: Eventyr
Jan Garbarek: Paths: Prints
Jan Garbarek Group: Wayfarer
Jan Garbarek Group: It's OK To Listen To The Gray Voice
Jan Garbarek: All Those Born With Wings
Jan Garbarek: Legend of The Seven Dreams
Agnes Buen Garnas/Jan Garbarek: Rosensfole
Jan Garbarek: I Took Up The Runes
Jan Garbarek /Usted Fateh Ali Khan And Musicians from Pakistan: Ragas and Sagas
Garbarek/Vitous/Erskine: Star
Miroslav Vitous / Jan Garbarek : Atmos
Jan Garbarek Group : Twelve Moons
Jan Garbarek / Anouar Brahem / Shaukat Hussain : Madar

Eşlik Ettiği Albümler (Featuring Garbarek)
Terje Rypdal: Terje Rypdal
Keith Jarrett: Belonging
Solstice
Arbour Zena
Ralph Towner Solstice: Sound And Shadows
Kenny Wheeler: Deer Wan
Keith Jarrett: My Song
Sol Do Meio Dia
Of Mist And Melting
Nude Ants
Voice From The Past - Paradigm
David Darling: Cycles
Shankar: Vision
Song For Everyone
Eberhard Weber: Chorus
Making Music
Gary Peacock: Guamba
Keith Jarrett: Personal Mountains
Paul Giger Alpstein
Eleni Karaindrou: Music For Films

ELMYRA


Benim favori çizgi kahramanım Elmyra, ayrıca lakabımdı bir dönem. Arkadaşlarım da o küçük hayvancıklar gibi benden kaçıyolardı sanırım o yüzden bana bu lakabı takmış olmalılar. Ama Elmyra çok sevgi dolu bir kız tamam biraz deli sevgisi ama kim kusursuz ki:) Elmyra hayvancıkları toplayıp onlara sıkı sıkı sarılıp hata gözlerini pörtletinceye kadar sıkıp "sizi sevicem sizi çok fena sevicem" diyerek dolaşan küçük kız çocuğu tiplemesi. Ben bayılıyordum ona, şirin suratının ardında gebertinceye kadar seven bir delicik var. Yani benim de öyle olduğumu idda etmiyorum tabi :) bu lakabı hakketmemin sebebi sarılmayı sevmemden kaynaklanıyordu. İş olsun diye öpüşmeler ve ölesine sarılmalardan hoşlanmam pek. Sarıldın mı sıkı sıkı sarılacaksın , öptünmü ses çıkçak :) Sarılırken gözlerini pörtletmeye gerek yok ama sarıldığını hissedecek kadar sarılmalı insanlar birbirine. Yanlışmıyım ? :) Kucaklarınız açık olsun, Elmyra geliyor sizi sevicek hemde çok fena sevicek sanırım:)))

6 Eylül 2007 Perşembe

Sardala Koyu saklı güzellik

Deniz sezonunu geçen hafta pazar daha öncede bahsettiğim http://saadettopcu.blogspot.com/2007/07/gezi-keyfi.html Sardala Koyu'nda kapattık. Yine Gezi Keyfi'nin güzel organizasyonlarından biriydi. Burdan organizasyonu yapan arkadaşlara teşekkür ediyorum. Hülya, Halil ve Cenk arkadaşlarımız Fahri yerine işi gayet iyi idare ettiler. Ama ben arada tutturdum Fahri Abi'yi istiyorum diye:) Yok yok çok iyiydi, Gezi Keyfine takılmaya devam:) www.gezikeyfi.com
Beraber gittiğimiz arkadaşlarımda bu geziden çok memnun kalmışlar menuniyetlerini de kendi sayfalarından duyurdular. Sardala ile ilgili bilgiye Yeliz'in sayfasından ,Yeliz'in sayfasına da burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz. http://www.yelizindunyasi.com/sardala-koyu#comments
Gezi Keyfi arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Biz menun kaldık herkese tavsiye ediyoruz. Fahri Bey kupa yapıp dağıtıyormuş bende bir tane istiyorum :)

10. Uluslararası İstanbul Bienali


"İMKANSIZ DEĞİL ÜSTELİK GEREKLİ KÜRESEL SAVAŞ ÇAĞINDA İYİMSERLİK"


10. Uluslararası İstanbul Bienali, 8 Eylül'de bu sloganla başlıyor. Bu sefer çok şanslıyım çünkü Bienal ayağıma kadar geldi. İstanbul Bienal'inin bir ayağı da İMÇ'de yapılıyor buraları bir görseniz bir canlılık bir hareket. Cumartesi için koşturuyor herkes. Artık başka yerlere gidip gezeyim falan yok, bana acıdılar sanırım hep bu kızcağız geliyor bu sefer biz ona gidelim dediler :) sağolsunlar hoşgeldiler. İMÇ'nin müsafir ettiği bienalin teması "Dünya Fabrikası".Ayrıntılar için siteyi ziyaret etmenizi tavsiye ederim. http://www.iksv.org/bienal10/detail.asp?cid=5&ac=dunya_fabrikasi


10. İstanbul Bianal mekanları

8 Eylül – 4 Kasım 2007* Pazartesi hariç, 10:00 - 19:00

Antrepo No.3Meclis-i Mebusan Cad.Liman İşletmeleri Sahası, Karaköy

AKM - Atatürk Kültür MerkeziTaksim Meydanı

İMÇ - İstanbul Manifaturacılar ÇarşısıAtatürk Bulvarı, İstanbulManifaturacılar Çarşısı, 1-6 Blok,Unkapanı

santralistanbulEski Silahtarağa Elektrik SantraliKazım Karabekir Caddesi No.1Silahtar Mahallesi Sütlüce, Eyüp

Luciano Pavarotti'yi kaybettik

Dünyanın en tanınmış opera sanatçısı olan ünlü tenor Luciano Pavarotti' bu sabaha karşı vefat etmiş. SAbah işe başlamadan aldığım ilk telefon Luciano Pavarotti albümleri sizde varmıydı? şeklinde oldu. Sabah sabah size albüm soruluyorsa kesin hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bütün dünyada böyle bu işler, biri ölürse satış patlaması yapar ama Luciano Pavarotti hemde bir opera sanatçısı olarak zaten yapacağı tüm patlamaları yapmış bir isimdi. Pavarotti,71 yaşında ve son konserini tam bir yıl önce vermiş yani rahatsızlığına kadar sahnede kalmış bir tenordü. 45 yıllık bir sahne yaşamından sonra sanat hayatı için herşeyi yapmış sayılır. Artık huzurla uyusun. Anısına son konserinden bir görüntü

5 Eylül 2007 Çarşamba

Paul Van Dyk ve Armin Van Buuren yeni albüm

Dün bir arkadaşımdan fırçayı yiyince PVD albümünü şuradan da bir haber veriyim dedim:) Duymayan kalmasın Ağustos sonu ititbariyle PVD'nin albümü çıktı, bir süredir de Jessica Sutta ile olan klibi - White lies TV'de dönüyor. Yani duymadıysanız benim suçum değil :) Albümle ilgili bilgiyi sitesinden bulabilirsiniz .Bloğumun solunda albüm kapağı ve parçalardan bir alıntı var, bloğumu gezerken dinleyin diye. Bunlarda yetmez diye şimdi de hatun kişi Jessica Sutta'yı seyredip gözünüz gönlünüz de açılsın buyrun klibin linkini. Fırçadan sonra kendime gelmişim sanki:)

Paul van Dyk feat Jessica Sutta - White lies (video kopyalanamadığı için link olarak verebiliyorum)
http://www.youtube.com/watch?v=BpPEt6xM0fQ

Birde unutmadan Armin Van Buuren'inde A State Of Trance 2007 albümü de çıkmıştı. Bunun içinde ayrıca fırça yemeden yazıyım:)
Tiesto, Armin ve PVD Dj Mag ne iyler listesinin her yıl ilk üçü paylaşan DJ'leri , hepsinin tarzı ayrı güzel. Benim dikkatimi çeken, çoğu videolarını, kamera arkası çekimlerini,ropörtajlarını ve canlı performanslarını seyrettim hepsi de çok içten ve samimiler. Ben oldum bu iş bitmiştir havasında değiller yani. Setin başında böyle zevk alan ,paş paşa müzik yapan:) ve eğelendiriyorum diye çocuksu bir keyif aldığını gözlemlediğim adamlar. Eh şimdi gelde sevme bunları... coşalım o vakit...
Armin van Buuren - A State of Trance Episode 301


3 Eylül 2007 Pazartesi

NEV- Işığım ve Gölgem




Herşeye Rağmen ve Sen Gibi albümlerinden sonra şimdi Işığım ve Gölgem albümüyle yine karşımızda. Ben Nev'in parçalarını beğeniyorum bunun dışında çok efendi bir müzisyen ve şımarmamış bir ünlüdür. Böyleleri nadir oluyor TV'de gördüğünüz her nazik tavra kanmayın ,özünde bir çoğu çok garip karakterlere sahipler. Ama olduğu gibi olanlar var onlar da emeklerinden ve fazla magazin popileriteleri olmamalarından da seçiliyorlar zaten.


Nev ilk albümüyle emin ve güzel bir adım atmıştı bana göre, hala o albümü zaman zaman dinlerim. İlk albümündeki parçaların çoğu favorimdir ama "efkarlı" , "Herşeye Rağmen" ve "Zor" özellikle zor çok sıkı parçalar. İkinci albüm bana ilki kadar tat vermemişti ama "Sen Gibi" çok vurucu bir parçaydı doğrusu :) Şimdi yeni albümü, yeni parçaları ve yine hepsinin sözü ve müziği kendisine ait. Bu albümde Nev gibi olmuş dinleyicisini şaşırtmayacak. İlk parça Susma , Süküt-u Hayal, Kelebek sırasıyla dinlenesi parçalar. Ben sözlerini beğeniyorum Nev'in mesela "Susma"nın sözleri;

SUSMA

Susma bir şey söyle biraz olsun yardım et

Gelemiyorum üstesinden ben bu aşkın tek başına

Susma sen sustun ya yanlızlık çöktü üstüme

Anladım bu rüya anladım bu son veda


Her gece hayalimde çiziyorum resmini,her halini

Fikrine sürgün sesine hasret

Sabah olup uyanınca silinip de gidiyorsun ya, tek başına

Zaten hiç benim olmadın ki


Ne kadar kırılsamda ah etmem hakkım yok buna

Hem zaten davetsiz bir misafirdim ben aşkımla

Ne bir aptalın gölgesi,ne bir sevda kölesiyim

Sadece hesapsız bir gönül bahçesi


Ama yinede insan soruyor kendine,

Bu yazık hikayenin neresindeyim? Yeter ki...


"Sevmek İçin Burdayım" var birde, sözler şarkıyı şarkı yapıyor.Yada o sözleri hissediyorsanız şarkı şarkı oluyor sizler için.


SEVMEK İÇİN BURDAYIM

Korkuna kurban ettiğin bu kaçıncı sen, ya ben?

Sendeki şüpheli ben,bendeki sensiz sen, Neden?


Sözlerin başıboş kırıyorsun kalbimi

Daha mı hakkedilmiş sanıyorsun kendini

Neden?Korkma,sevmek için burdayım


Bilirim eğilmeyi seven sarmaşıklar gibi,ama kırılmam

Düşerim baharda kuruyan yapraklar gibi,dans ederim


Bu zalim belirsizlikten çok yoruldum

Koy sözleri kınına yaralıyorsun bak bizi, neden?
Korkma.. Sevmek için burdayım

Sevmek için burdayım...


Sözlerin başıboş kırıyorsun kalbimi

Daha mı hakkedilmiş sanıyorsun kendini

Neden? Korkma, sevmek için burdayım.


Bu zalim belirsizlikten çok yoruldum

Koy sözlerini kınına yaralıyorsun bak bizi

Şüpheler yuvalanmasın soldurma gülüşleri

Kazanan yok ki sonunda duy artık bu iç çekişleri


Dinledikçe güzel :)

Albüm Şarkı Listesi
Susma Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Süküt-U Hayal Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Kelebek Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Cevriye Cabbar Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Alev Alev Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Gölge Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Kör Kuyular Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Sevmek İçin Burdayım Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Gül Bahçesi Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Aşk Meydanı Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Kelebek ( Versiyon ) Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy
Kör Kuyular ( Versiyon ) Söz & Müzik : Nevzat Doğansoy

Pinhani Konser

7 Eylül Cuma akşamı Pinahani severler Bronx'a gidiyor. Gitsek gitsek nereye gitsek? diyenlere bir öneri:)
http://www.pinhani.com/
Bronx bilmeyenler için; İstiklal Caddesi üzerinde, Odakule İş Merkezi'ni geçtikten sonra sağ tarafta bulunan Terkoz Çıkmazı'nın sonunda yer almaktadır. Galatasaray Lisesi'nden yaklaşık 300 m mesafededir.
Bilet fiyatları 22,50 YTL